•22• Son akşam yemeği -𝑓𝑖𝑛𝑎𝑙-

743 64 115
                                    

Büyük felaketlerden önce gökyüzüne iyi bakın, büyük felaketlerden önce havada mutlaka değişikler olur.

Biri canınızı mı yakıyor? Onun canını çok daha fazla yakın.

"Tanrı Tom Riddle emriniz üzere olympiakos'a yerleşti ve oranın yönetimine geçti."
Kafamı salladım ve yürümeye devam ederken başımı Gabriel'e çevirip konuşmaya başladım.

"Hera kendi istediğiyle yönetimden çekildi öyle değil mi?"

"Evet kraliçem tuhaf bir şekilde kimse hiç bir zorluk çıkartmadı."
Kafamı salladım ve adımlarımı bahçeye yönelttim. Hava bugün aşırı derecede sıcaktı ve bu yüzden ülkede resmen ölüm sessizliği vardı. Kimse evden çıkmaya cesaret edemiyordu...

Gabriel yanımdan gittikten bir süre sonra Yanıma meclisten adını bilmediğim biri geldi. Sanırsam çevre düzenlemeleri ile ilgilenen periydi?
"Kraliçem..."

Önümde abartılı bir şekilde eğildiğinde her zaman olduğu gibi göz devirme istediğime zar zor engel oldum.
"Ve sende?"

"Larissa kraliçem, meclisinizdeyim."
Anladığımı belirtircesine kafamı salladım ve konuşması için işaret verdim. Ben bahçede yürürken o da arkamdan koşuşturuyordu.

Bir kaç dakika sonunda hala konuşmaya başlamaması üzerine kafamı sertçe ona çevirdim. Korkuyor gibiydi? Hadi ama benim bir canavar olduğumu söyleyen halkın dışlanmış kısmına inanlardan mıydı?
Aslında İnansa yararına olurdu çünkü istersem bir canavar olmaktan çekinmezdim.

"Konuş, ne var?"
Sert sesim yüksek sesli olmamasına rağmen uyarıcıydı bu da onu ürkütmüştü.

"Akşam saat on bir civarında tanrı Marvolo sizi sarayında bekliyor. Haber vermemi istedi."
Adımlarım birden durunca biraz şaşkınlık birazda merak içinde karşımdaki periye baktım. Neden onunla haber yolladığını hala anlamıyordum. Eğer acil bir şey olsa ki olmasa bile bunu yapması gerekirdi bana kendi haber yollayabilirdi ama yapmamıştı. Bu ister istemez aklımda soru işaretleri oluşturuyor ve içimi bire kuşku kaplıyordu.

Ancak aklımdaki düşünceleri dile getirmek yerine sadece kafamı sallamakla ve Larissa adlı periyi yanımdan kovmakla yetinmiştim.
Saraya giridiğimde aklımdaki düşünceleri kovdum ve imzalanması gereken dosyalarla ilgilenmeye başladım.

Dosyalar bittiğinde yerimde gerindim ve ayağa kalkıp sarayın çıkışına doğru ilerledim. Yıllık  kanun işleyişini kontrol etmem lazımdı bu yüzden bi kaç mahkeme gezecek cezaların uygulanıp uygulanmadığını kontrol edecektim. Sanırım akşama kadar bu beni oyalardı ve akşamı düşünmek zorunda kalmazdım, İdeal bir aktivite...
~

"Kraliçem bir sorun yoktur umarım..."

"Hayır işine bak Gabriel."
Zaten sinirlerim bozuktu birde başka birinin sorgusuna katlanamayacaktım. Bende en kolay kaçış yollarımdan biri olan terslemeyi seçmiştim.

Üzerime neler olacağını bilmediğim için rahat bir şeyler geçirdim ve saraydan çıktım. Saat tam olarak onu çeyrek geçeydi ve ben on beş dakika gidip gitmemek arasında kaldığım için saraydan çıkamamıştım. Neden korkuyordum bilmiyordum veya korkuyor muyum onu da bilmiyordum. Tek bildiğim şey göreceğim şeyden hoşlanmayacak olacağımdı.

Olympiakos kapısından geçtikten sonra kendimi karanlık sarayın karanlık bahçesinde bulmam bir olmuştu. Bir süre etrafa bakıp Larissa'yı aradım. Aptal biri değildim ve beni burada bekleyeceğini biliyordum, aynı beni buraya Tom'un değil onun çağırdığını ve Tom'un bu buluşmadan haberi olmadığını da bildiğim gibi...

En sonunda Sarı saçları ile endişe ile kiraz ağaçlarının orada dikilen kızı görmemle hızla ona doğru ilerlemem bir oldu.
"umarım beni pişman etmezsin."
Duygusuz sesini duyar duymaz irkildi ve bana döndü.

Rule Over - T.M.RWhere stories live. Discover now