•11• voldemort'un evinde

588 63 57
                                    

"Nasıl yani? Biraz yavaş anlat Riddle!"

"Salak mısın sen? Son kez anlatıyorum. Ayinde kullandığın gümüş hançerle kanatlarının çıkması gereken yere üç tane çizik atman lazım. Daha sonra kraliyet tacını alıp yaraların üstüne koymalısın. Hani şu Birben şöminenin içinden ateşle fırlayan taç..."

"İyide-"

"Hayır Darchelle, gümüş hançer seni tekrar Olympiakos'a götürmez. Hayır Darchelle, kanatlarını sen seçemezsin ve yine hayır Darchelle yapmak zorundasın."

"Üff"
Eğer perilerin başına geçmem gerekiyorsa kanatlarımın olması gerekiyordu ve yine riddle bana yardımcı oluyordu.
Voldemort'un özel kütüphanesinde periler hakkında araştırma yapıyorduk ve bana dediğine göre tekrar gümüş hançerle bir ayin yapmalıyıdım...
Ama lanet olsun ki hançer canımı çok yakıyordu, derimin yandığını hissediyordum eh doğal olarakta yapmak istemiyordum.

"Zafer istiyorsan küçük acılara göz yummak zorundasın tam olarak ne zaman anlarsın bunu?"
Kafamı sallamakla yetindim aslında gayette güzel laf dalaşına girer ve kazanırdım ancak şu an uğraşmak istemiyordum.

"Ne zaman başlıyoruz?"
Memnuniyetle kafasını sallayıp gülümsedi ve kitaptaki bir yeri gösterdi.

"Bir efsaneye göre, wing Ayini dolunay gecesi yapılmalıdır. Başka biz zamanda yapılırsa kanatlar sonsuza dek perinin vücudunda kilitli kalır."

Neden böyle saçma sapan kurallar var... sanane ya Belki ben sabah yapmak istiyorum?

Kendi kendime atarlanmama yine göz devirdim ve camdan dışarıya baktım, hilal vardı. Bu da daha çok zamanımız var demekti...
"14 günümüz var?"
Kafasını salladı be kütüphaneden çıktı, onun her zamanki gibi 'canım ne isterse onu yaparım' tavrına göz devirdim ve odama geçtim.

Evet, tuhaf biliyorum ancak benim Voldemort'un evinde yani Riddle malikanesinde bir odam var.

Salak değildim ve bana kendi çıkarları için iyi davrandığını biliyordum. Önemli araştırmalar için kitaplar getirtiyor, okulda istediğimiz zaman ayrılmamız için izin veriyordu.

Nedem hogwarts'ta hala okuyorum aslında bende bilmiyorum. Sanırım insanların beceriksizliğine bakıp eğlenmek için? Belki...
Kafama hızla vurdum bay mükemmelle takıla takıla ona benzemiştim iyice.
Ne bu egolu egolu tavırlar kendine gel Darchelle.

Üzerimi değiştirdim ve çekmeceyi açtım. Altın ve zümrüt işlemeli kutuyu çıkarttım, masada ki makası aldım ve bileğimi derin olmayacak ama kanatacak biçimde kestim. Kanı kutuya damlatır damlatmaz kutunun içinden kilit açılma sesi geldi. Derin bir soluk aldım ve peçeteyi koluma bastırdım. Kutuyu ilk defa açtığım için nasıl bir şey çıkacağını merak ediyordum.
Kapak açılır açılmaz gülümsemem büyüdü, içinde simsiyah bir taç vardı... Tacın taşları dahi simsiyah olması cidden etkileyiciydi.
3 büyük çıkıtı siyah taşlarla süslenmişti,  taşların siyah elmas olduğunu tahmin ediyordum. Tacın geri kalan hatları ise obsidyene benziyordu. 

Rüyamda gördüğüm gibi olmasada sorun yoktu çünkü bana göre çok daha güzeldi.

Aynanın önünde geçtim ve tacı başıma doğru götürdüm, eğer her şey doğruysa saçlarımın ve gözlerimin renk değiştirmesi gerekiyordu?
Tam kafama koyacakken fikrimi değiştirdim ve bir makas alıp koyu kahve saçlarımdan az sayılabilecek bir miktar kestim.
Hatıra kalsın.

Saçı ve makası masama bıraktım ve tacı hızla kafama koydum.
Tahmin ettiğim gibi gözlerim kan kırmızısı, saçlarım ise alevi andıracak şekilde turunculaşmıştı. Ancak tuhaf bir şekilde bu kez saçlarım rüyamın aksine açıktan koyuya değil, koyudan açığa açılmıştı ve en uçları beyazdı.

Rule Over - T.M.RHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin