•4• rüyanın gizemi

1K 90 55
                                    

"Eliza!"

Hızla yattığım yataktan sıçradım, rüyamda babamı Eliza'yı öldürürken görmüştüm. Eliza bir melezdi bu yüzden ölümlüydü de ve bu durum oldukça rahatsız ediciydi.

Derin bir nefes aldım ve baş ucumda ki sudan içtim sonra saçlarımı tarayıp üzerimi giyindim.
Hiç elbise havamda değildim bu yüzden kot pantolon ve gömlek tercih etmiştim.

Gün daha yeni doğuyordu bu yüzden sarayda sessizlik hakimdi.
Kristal küreye tahta çıktığımdan beri uğramamıştım sanırım onu ziyaret etsem iyi olacaktı.

Kulenin merdivenleri yoktu bu yüzden kanatlarımı kullamak zorundaydım hızla sırtımda ki izden kanatların çıktığını düşündüm sonra gözlerimi açtım tahmin ettiğim gibi simsiyah kanatlarım sırtımda belirmişti. kanatlarımı kullanarak Yuvarlak kulenin en tepesine çıktım. Sert rüzgar yüzüme vurunca irkildim, derin bir soluk aldım ve küreye elimle dokundum.

Dokunduğum gibi mor duman dağıldı ve 4 elementin ruhunu gördüm.

Ateşten yaratılmış kırmızı silüet bana hürmetle eğildi.
Sudan yaratılmış lacivert silüet etekleri varmış gibi reverans verdi.
Havadan yaratılmış şeffaf silüet yere kapaklanırcasına hürmetini gösterdi.
Çamurdan ve yapraklardan yaratılmış çamur rengi silüet gülümsemekle yetindi.

Onları hapsetmeme rağmen benim önümde eğiliyor beni seviyorlardı.
Yutkundum ve pürüzlenmiş sesimle konuşmaya çalıştım.
"Bir gün... Bana ihanet eder misiniz?"

Dördü birden kafalarını hızlı hızlı hayır manasında salladı. Burukça gülümsedim onların yaşaması bana bağlıyken neden bana ihanet etsinlerdi ki?

Uzaklaştım ve iki elimi küreye doğru kaldırdım.
"Ateşin, suyun, havanın ve doğanın ruhu sizi yıllardır süren esaretinizden kurtarıyorum. Cevap verin çağrıma!"
Saçlarım havalanmış gökyüzüne siyah bir ışık dalgası gitmişti.

En sonunda tüm gücüm çekilmiş gibi yere düştüm.
Onları küreye hapsederkende böyle olmuştu...
Acı hissetmiyordum sadece yorgundum.

Bir süre sonra kafamı kaldırdım dört ruhta tam karşımda önümde eğiliyorlardı.
"kinsay manalipod sa nasud"
(Ülkeyi kim koruyacak şimdi?)

Eski antik peri dilinde konuşan toprak ruhuna baktım gözlerinde endişe vardı.
Konuştuğum dili anlayabiliyorlardı ama havalı olsun diye antik dilde cevap verdim.
"ako."
(Ben)

Ateş ruhu telaşla kafasını hayır manasında salladı.
"Sir, lisud kaayo, madaut ang imong kusog."
(Efendim bu çok zor gücünüz çok yıpranır)

"Sizi daha ne kadar esir tutabilirim? Ülkenin korunması kadar halkın size olan ihtiyacı da önemli! Bunu daha fazla yok sayamam!"

Derin bir sessizlik oldu odada sonra her zaman sakin olan su ruhu konuştu.
"husto ka apan kadtong nakagawas gikan sa impyerno peligro kaayo"
(Haklısınız fakat cehennemden kaçanlar çok tehlikeli)

Derin bir soluk aldım haklılardı.
"Haklısınız ancak başka seçeneğim yok. Bir kalkan oluşturacağım, eğer ülkeyi korumak istiyorsanız yardımcı olabilirsiniz."

Rule Over - T.M.RHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin