Bölüm 16

1.7K 181 204
                                    


Yoğun geçen bir haftadan sonra yorgun düşen ikili tek izin günleri olan pazar gününü uyuyarak geçirme kararı almışlardı. Soo Jin de yan odada uyumaya devam ederken özellikle uykuyu her şeyden çok seven Yoongi bugünün tadını çıkarmak istemişti. Elinde olsa akşama kadar uyuyabilirdi.

Dün gece ikisi için de fazlaca yorgun ve duygu yüklü geçmişti. Duş almaya bile vakit bulamadıkları için öylece yatmışlardı, terli ve yapışkan bedenleri arada rahatsızlık verse de kalkmaya hiç halleri kalmamıştı, her şeye rağmen bedenleri iç içe geçmiş şekilde yatarken ikisi de fazla huzurlu görünüyordu.

Öğlen saatlerinde gözünü açan ilk kişi Jimin olmuştu, yatakta tutulmuş bedenini esnetmeye çalışırken hala üzerlerine doğmuş olan güneşin ışığına alışmakla meşguldü. Uyandığı ilk saniyeler oldukça asabi olan beden artık güne gülümseyerek başlıyordu, bunun nedeni gözünü açtığında ilk gördüğü manzaranın Yoongi olması olabilirdi.

Kırmızı nevresimlerin içinde bembeyaz teniyle uzanan beden geceyi tekrardan yaşama isteğini körüklüyordu. Pembe dudakları hafif aralıklı dururken, simsiyah saçları kırmızı yastığının üzerinde ahenkle dağılmıştı. Sevgilisi bu aralar saç uzatmaya çalışıyordu, hafif dalgalı saçları alnına doğru döküldükçe Jimin sanki yeniden, yeniden ve yeniden aşık olup duruyordu. Bu işin şakası yoktu, bu minik adam Jimin'in kalbine fazla ağır gelir olmuştu.

Minik mırıltılar eşliğinde arkasını dönen bedenin çıplak sırtı biraz daha açılmıştı, artık üzerindeki örtü sadece belini örtüyordu. Yoongi uyku sersemi şekilde kolunu kaldırarak yüzünü örtünce Jimin sessizce homurdanmaya başlamıştı, en güzel manzarası kesintiye uğramıştı.

Daha önce hiç bu kadar huzurla uyandığını hatırlamıyordu, normalde başlayan her güne lanet ederek uyanır, saatler boyunca da asık suratı düzelmezdi. Şimdiyse kendine inanmakta aşırı derecede zorluk çekiyordu, uyandığı saniyeden beri yüzünde şapşal bir gülümseme vardı, ilk defa kendi isteğiyle uyanmıştı, yeni bir günün heyecanı kaplamıştı içini.

Evet, demişti kendi kendine, her günüm bu şekilde başlamalı. Bunun olması için elimden gelen her şeyi yapmaya razıyım.

Uzun zamandır aklında bu vardı, henüz çıkmaya başlayalı 3 ay olsa da çok uzun zaman önce aile olmuşlardı zaten, sadece bunu resmileştirmesi kalmıştı. Bir hafta önceden heyecanla gidip bir çift alyans alsa da bir türlü güzel bir plan yapamamıştı. Yoongi nasıl isterdi diye sormadan edemiyordu kendine, ya beğenmezse, ya istediği tam olarak bu değilse? Bunları düşünerek tam bir hafta geçmişti. Baş ucundaki çekmecede saklı duran alyans kutusu elinde öylece kalmıştı.

Jimin uzandığı yerden gürültü çıkarmamaya gayret ederek uzun zamandır incelediği alyans kutusunu tekrardan eline almıştı. Fazla gösterişli olmasa da gayet şık bir görüntüsü vardı, birini kendi parmağına geçirirken diğerinin sevgilisinin uzun parmaklarında nasıl duracağını deli gibi merak etmişti.

Yataktan yavaşça kalkarak üzerine iç çamaşırını geçirdiği gibi kendisini Yoongi'nin yanında diz çökmüş şekilde bulmuştu. Yüzünü eliyle kapatan bedenin sadece büzüşüp öne çıkmış dudakları gözüküyordu. Bu manzaraya tekrardan gülmüştü diz çöken beden. Hala derin uykuda olan bedeni uyandırmamaya gayret ederek yüzük parmağına alyansı geçirivermişti.

Bu kadardı işte, Jimin'in hayallerinin gerçekleşmesi tam 10 saniye sürmüştü. Narin parmağında kendisine ait bir yüzük taşıyan Yoongi bütün hayallerini bir anda gerçekleştirivermişti.

Belki de edeceğim teklifin o kadar da önemi yoktur demişti kendi kendine, önemli olan sonucunda neler olacağıydı, bir anda içinden Yoongi'yi uyandırıp "Benimle evlenir misin?" Diye çığlık atası gelmişti ama demesine fırsat kalmadan sevgilisi suratını buruşturarak elindeki yüzüğü incelemeye başlamıştı.

IDYLLIC // yoonminWhere stories live. Discover now