13.Bölüm

222 16 2
                                    

Merhaba arkadaşlar yeni bölümle karşınızdayım hadi bölüme geçelim iyi okumalar.

Sarada'nın Ağzından

Himawari'nin yanına geldiğimde yerde oturuyordu eski halime dönüp yürüyerek yanına gitmeye başladım himawari gölgemi gördüğü için başını yukarı kaldırdı bende ona baktım ona gülümsedim oda bana gülümsedi " himawari bir sorun mu var yüzün asık " dedim himawari " sarada abla ben güçsüz müyüm? " Himawari'nin yanına oturdum ağaca yaslandım yukarı bakıp gülümsedim " himawari dün artık tarih oldu yarın ise bir gizem ancak bugün sana bir hediyedir bunun değerini bilmek gerekir kimse ne kadar güçlü olduğunu seçemez önemli olan gelişmek ve çalışmaktır dün yarın bugün fark etmeden "  dedim kafamı himawari'ye çevirdim himawari bu sözlerime şaşırmış gözüküyordu kıkırdadım himawari " abla sen bu sözleri nereden öğrendin " kıkırdamam durmuştu bu asla hatırlamak istemediğim bir şeydi " bana bunu bilge birisi söylemişti gerçekten çok yetenekliydi * fısıltıyla - benim yüzümden ben güçsüzdüm  - " Himawari'nin gözleri parlamaltı " peki o nerede şimdi " diye sordu yukarı bakıp gülümsedim " hayel edemeyeceğim bir yerde " dedim himawari anlamış olacak ki yüzü asıldı " özür dilerim abla sana bunu hatırlatmak istemezdim " ben başımı himawari'ye döndürüp " himawari hatırlattıp hatırlatmaman önemli değil kalpteki yaralar asla iyileşmez aynı şekilde doldurulamaz her insan kalpte ayrı tutulur " dedim himawari " abla biliyor musun insanlar bana göre bir çiçek bahçesi gibi güzel ve iyi kalpli ama onların arasında nadir olan çiçeklerde var tebiki ama o kadar çok çiçek var ki onları göremiyorlar " ben " anlaşılan sen kalbini çiçeklerle dolduruyorsun ve o çiçekler sevdiğin insanları temsil ediyor nadir çiçekler ise ailen olmalı " himawari gülümseyerek " evet haklısın abla abim böyle şeyleri anlamıyor ama sen çok iyi anlıyorsun iyi ki benim ablamsın " bana sarıldı bende ona sarıldım dün yarın veya bugün bunlar  önemli değil önemli olan anı mutlu yaşamak ve sevdiğin insanlarla mutlu olmak eyer bunlar varsa sana bunların hepsi boş sarılmamız bittiğinde himawari " abla benimle antıraman yapmak ister misin? " ben " olur ne antıramanı yapacağız " dedim himawari " kunai " ben " anladım sen başla bakalım " dedim himawari ayağı kalktı eline kunai aldı ve önceden yapılmış hedefe attı tam isabet gelmemişti son çizgiyi vurmuştu ben " himawari odaklan hedefi kaçırman önemli değil kendini strese sokarsan olmaz sakin olmalısın su gibi dingin sabırlı ve akıcı ol ateş gibi sabırsız güçlü ve dikkatsiz olma eyer ateş yayılırsa çok kötü sonuçlar doğurur ama onu kontrol ediyorsan başkadır içindeki su'yu bul ve ateş'ini dizginle " dedim himawari başını olumlu anlamda başını salladı kaşlarını çatı hedefe odaklandı gözlerini kapattı derin nefes aldı ve verdi gözlerini açtı ve kunai'ni fırlattı bu sefer tam isabet gelmesine çok yaklaşmıştı bana bakıp gülümsedi " hiç bu kadar yakın atamamıştım teşekkürler abla" ben "sorun değil hadi devam güçlenmek istemiyor musun? Himawari" "tabikide istiyorum ben güçlü olacağım ve artık kimsenin beni koruması gerek micek" dedi bende " işte böyle devam et" dedim

Saatler geçtikten Sonra

Himawari yorulmuşa benziyordu en iyisi eve gitmesi " himawari artık eve git hava kararıyor ailen seni merak eder" dedim olumlu anlamda başını salladı elini salayarak " görüşürüz abla" dedi bende elimi sallayıp " görüşürüz" dedim himawari gözden kaybolunca bende maskemi takıp eve gitmeye başladım aslında ışınlana bilirim ama canım istemiyor yolu uzatacağım yürüdüm ve samuray ve ninjaların ayrıldığı göle geldim gölün üzerinde yürümeye başladım samuray bölgesine gelince yere oturup ayakkabılarımı çıkartıp göle soktum sırtımı toprağa verdim rüzgar saçlarımı savuruyordu su gibi dingin  ateş gibi güçlü hava gibi hızlı toprak gibi dayanıklı bunlar doğayı oluşturan elementler aynı şekilde insanların kişilikleride herkesin farklı bir elementi vardır ama bu dört element sadece yok tabiki bunları düşünürken burnuma bir koku geldi bu yanık kokusuydu gözlerimi hemen açıp ayağı dikildim " bu koku da ne böyle" dedim ve etrafa bakındım duman " bu duman nereden geliyor bir dakika bu benim köyüm" dedim hemen ayakkabılarımı giyip köyüme koşmaya başladım o kadar endişeliyim ki ışınlanmak aklıma gelmedi köyüme gelince her yer yıkılmıştı bir kaç kişi yaralanlara yardım ediyordu bekle YUNE " YUNE nerede" dedim hemen yune'yi aramaya başladım ama bulamadım hayır asla vaz geçmem yere oturdum ellerimi birleştirdim gözlerimi kapattım bir şey hissetmek istiyorum ses, çakra, fısıltı, kalp atışları bunların hepsi olur lütfen bir şey olsun biraz daha bekledikten sonra bir his hemen ayağı kalktım ve o yere ışınlandım evet burada yune burada ama neden yerde yatıyor hemen yanına koştum bir şey mi oldu lütfen yaralanmamış olsun yanına vardığımda yune'yi düz çevirip baktım hayır karnında kunai vardı hemen onu medikal ninjusu ile iyileştirmeye başladım kunai çıkardım neden uyanmıyor yarası iyleşti neden neden neden diye kendimi sorgularken arkadan bir adam " onu iyileştiremesin o kemik dondurucu zehriyle yaralandı panzehiri bulunamayan bir zehirdir" dedi ona baktım " bunu kim yaptı" dedim adam " bilmiyorum ama ninja oldukları kesindi ama hangi koydendiler bilmiyorum" dedi ve gitti ben diz çöküp başımı aşağı eğdim gözlerimden yaşlar geliyordu ne kadar durdurmak istesemde olmuyordu.

Yazarın ağzından

Sarada " AAAAAAAAAAAAAAA" diye bağırdıktan sonra sesli gene ağlamaya başladı hepsi benim suçum asla  samuray köyünden ayrılmamalıydım hepsi benim suçum diyordu hep içinden ama Sarada'nın aklından sadece bu geçmiyordu yune'yi ve köydeki insanları öldürenleri bulacak ve onlardan intikam alacaktı Sarada'nın gücü iyice artıyordu öldürme arzusu artıyordu köyü onların kanıyla yıkıcaktı sarada iyice kontrolden çıkıyordu birden ay ortaya çıktı ve ay güneşi kapatmaya başladı ve sarada.

Evet arkadaşlar bu bölüm bu kadar bidaki bölüme kadar görüşürüz.

Samuray ( Borusara ) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin