Bölüm:26 " Yemek"

1.1K 116 178
                                    

   Öncelikle sizi bu kadar beklettiğim için üzgünüm. Ama elimde olan nedenlerden dolayı değil. Bölüm yazmaya bir şekilde zaman ayırabiliyorum. Fark ettiyseniz bölümler artık daha uzun. Ama internetle ilgili çok büyük bir sıkıntı yaşıyorum. Sürekli seyhat halinde olduğum için internet yetmiyor. Biliyorum üçgünde bir gelen bölümleri özlediniz. Ben de özledim. Umarım  o zamanlara donebiliriz. Aşağıdaki açıklamayı mutlaka okuyun.

Uzatmadan direkt konuya gireceğim. Ölüler konuşamaz adına instagram hesabı açtım. Bölümü yayımlamadan hemen önce. Sizden ricam kitapta sevdiğiniz sözleri ve kısımları bana atmanız. Hepsini hesapta paylaşacağım. Üstelik ölüler konuşamaz için yaptığınız çalışmaları da paylaşacağım. Hesabın adı : olulerkonusamaz_gizliseswattp

  Bu arada okuyan herkes bölüme oy versin ve yorum yapsın. Ayrıca arkadaşlarınıza da önermeyi unutmayın. Böylece ölüler konuşamazı hak ettiği yerlere taşıyabiliriz. Keyifli okumalar...

Bölüm:26 "Yemek"

"Deniz kadar anlamlı, ay kadar parlak.."

Cansu

  Soğuk havaya rağmen geldiğimiz ora ilk kez bu kadar tuhafıma gitmişti. Çünkü bugün Barış'ın kabuğunu biraz kırıp altında yatan gerçeği görecektim. Her ne kadar Barış sır küpü gibi olsa da ne yaşadığını öğrenecektim. Öğrenmeliydim...

   "Sanırım artık anlatma vaktin geldi" dedim gözlerimi manzaradan ayırmadan.

  "Neyi?" Hadi ama salağa yatmak sana yakışmıyor.

  "Ne yaşadığını" dedim Barış'a dönerek.

  "Bunu neden ısrarla soruyorsun?" Bakışlarını bana çevirdi. Gözlerinde tuhaf bir şey vardı. Sanki o... Acı çekiyordu.

  "Sadece sana yardımcı olmaya çalışıyorum " rüzgarda uçuşan saçlarımı geriye savurup yüzüne baktım.

  "Bunu şuan konuşmak istemiyorum" dedi. Sesi her zamanki gibi kibar ve düzgün çıkmıştı. Ama ben bu sesin altında yatan sessiz çığlığı duyabilmiştim. Barış yaşadığı bir şey yüzünden acı çekiyordu. Hem de iliklerine kadar.

  "Ne zaman konuşmak istersen ben buradayım. Ne zaman ağlamak istersen bu omuz seni bekliyor olacak . Ne zaman sarılmak istersen bu kollar seni sarmak için bekleyecek..."

  Bana döndü. Ağlamamak için kendini zor tutuyormuş gibi bir hali vardı. Yanına biraz daha yaklaşıp kollarımı boynuna doladım. Bazen sadece bir sarılmaya muhtaç kalır insan...

  Hayatım boyunca birçok insan tanıdım. Hiç arkadaşım olmadı. Bunun sebebi insanların kendilerinden daha güzel birini yanlarında istememeleriydi. Ama şuan ilk kez arkadaşın ne olduğunu hissediyorum. Arkadaş olmak sadece partiler verip cuma gecesi pizzalarını yemek için yoktur. Arkadaş demek her an yanında olacağını bildiğiniz insandır. Sığınmak istediğinizde sığınabileceğiniz limandır. Ve biz şimdi Barış'la gerçek bir arkadaştık. Artık sadece cinayeti çözmeye çalışan ekibin bir parçası değildik. Biz gerçekten arkadaş olmuştuk.

  Barış acı çekiyordu ve ben onu iyileştirecektim. Nasıl yapacağımı bilmiyorum. Ama bunu yapacaktım. O beni o berbat kabustan çekip kurtarmıştı. Onun sayesinde artık kabus görüyordum. Onun sayesinde bir işim vardı ve onun sayesinde kendimi iyi hissedebileceğim bir yer bulmuştum. Sıra bendeydi. Onu iyileştirme sırası bendeydi.

BİR KABUSUN ORTASINDA  (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin