Bölüm:18 " Balo"

1.2K 115 248
                                    

(Buraya eski ama hâlâ dinlediğim bir müziği bırakıyorum. Keyifli okimalar)

Bölüm:18 "Balo"

"Tekrar benim olmana sayılı zaman kaldı"

Yazar'dan

  "Kız kaçırıldı" dedi Efe nefes nefese Berk'in yanına geldiğinde.

  "Ne demek kaçırıldı?" diye bağırdı Berk.

  "En son zenciyle birlikteydi. Sonra bir anda kız tinercilerin istila ettiği şu meşhur yanan mahalleye girdi. Hemen arkasımdaydım." dedi Efe. Korkudan büyüyen gözlerini Berk'e dikti. "Kızı bayıltıp götürdüler"

  "Plakayı alabildin mi?"

  "Evet. Fotoğrafını çektim." Telefonunu karıştırıp çektiği resimleri gösterdi. Berk plakaya bakarken yüzü gerildi. Efe arkadaşının yüzünde beliren damarları görebiliyordu.

  "Bunlar onlar" dedi Berk öfkeyle.

  "Kimler?" dedi Efe. Berk'in neyden bahsettiğini anlamamıştı. Ama Berk neyden bahsettiğini gayet iyi biliyordu. Telefonunu cebine atıp montunu üzerine geçirdi. Arkadaşı sınıfta arkasından şaşkınlıkla bakarken sınıftan ayrıldı.

Arya

  Duyduğum silah sesiyle birlkte kafamı bağlı ellerime doğru eğip başımı korumaya çalıştım.

  "Kimdi bu?"

  "Sen bekle ben ne olduğuna bakacağım" dedi beni bağlayan adam. Ayak seslerinin zeminde çıkardığı ses uzaklaşınca doktora yalvarmaya başladım.

  "Lütfen beni bırak. Hem ben ağır böbrek hastasıyım" dedim yalan söyleyerek.

  "Bizim ihtiyacımız olan böbreklerin değil" dedi. Sesi fark ettirmemeye çalışsa da silah sesinden dolayı korkmuş çıkıyordu.

  "Böbreklerim kanserli" dedim inanılmaz bir oyunculuk sergileyerek.  "Bir haftaya yakındır ilaçlarımı kullanmıyorum. Kanser hücreleri çoktan tüm organlara sıçramıştır"

  "Yalan söylemiyorsun deģil mi?" Sesi inanmışa benziyordu. Çok şükür. Aptal kanserli olsam bu kadar sağlıklı olur muydum?

  "Neden yalan söyleyeyim ki?" dedim yapmacık bir sesle. "Silahı ateşleyen her kimse birazdan ikimizi de öldürecek"

  İşte bu sözler titremesine yetti. Küçük bir çocuk gibi ağlamaya başladı. Ne biçim kötü adamsın sen? Süpermenin beli tutulması kadar ironikti bu durum. İçimdeki korku biraz olsun azalıp dikkatimi beni çözmesi için kendini doktor sanan adama yönelttim.

  "Hayvanlar gibi bağlı ölmek istemiyorum " dedim ağlamaklı bir sesle. Göz yaşlarını silip az önce karıştırdığı malzemelerin içinden makas buldu. İplerimi kesip beni serbest bıraktığında nihayet kurtulmuştum.

  Uzmanlara göre insan beyni tehlike anında çalışır ve normalde asla yapamayacağınız şeyleri yapmanızı sağlardı. Kısaca biz buna g*t korkusu diyiyoruz.

  Üzerinde ip izleri çıkan bileklerimi ovalayıp rahatlamasını sağladım. Hızlıca ayağa kalkıp makası kaptım.

  "Ne yapıyorsun sen?" Benden gelen beklenmedik hamleyle bir an afalladı. Yüzüme alaycı bir gülüş yerleştirdim.

  "Sen burada kuzu kuzu ölebilirsin ben gidiyorum "

  Bulunduğumuz oda daha doğrusu depo iki farklı yöne açılan kapıya sahipti. Beni bağlayan adamın gittiği yön labirent gibi gözüken yoldu. Diğer kapı ise hemen solumdaydı. Elimi uzatsam kapıyı açabilirim. Ama aradan sızın her hangi bir ışık olmadığı için çıkışa çıkacağım dan şüpheliyim.

BİR KABUSUN ORTASINDA  (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin