۵23۵

1.5K 93 140
                                    

Asiye

Girdiğim sınıfta öğrenciler beni görünce ayağa kalmışlardı. Elimdeki kitapları alıp masaya koymuş ve kendimi de sandalyeye zar zor atmıştım. Burada olduğuna inanamıyordum. Aklım durmuş gibiydi sanki. Saçlarımı karıştırıp düşüncelerimi atmak istemiştim. Bakışlarımı karşıya çevirdiğimde öğrencilerin hala ayakta olduğunu fark ettim.

"çocuklar neden hala ayaktasınız"

"oturun demediniz hocam"

"öyle mi özür dilerim. Oturun lütfen"

Kendimi toparlayıp derin bir nefes alarak önce yoklama almıştım. Sonrada oturduğum yerden kalkıp çocuklara bakarak konuşmaya başlamıştım.

"evet çocuklar, size dediğim kitabı yaz tatilinde okudunuz mu"

"ali ve nino'yu mu evet hocam okuduk. Çok güzeldi gerçekten"

"çok sevindim şuan o zaman kim bize özetlemek ister"

Ön sırada oturan gözde öğrencilerim den olan sinem söz hakkı istemişti.

"Ali ve Nino'ya doğunun romeo ve juliet'i diyebiliriz. Doğunun haşin ve cesur erkeği ali ve batının narin ve şirin Ninosu. Onlar birbirlerini çok seven iki sevdalı yürekti. Ama onlar sevdalarını yaşarken ikisinin de memleketi birbirlerine savaş açtılar. Ali de el mahkum ülkesi için savaşa gitnek zorundaydı. Bu savaş onların istemeden ayrılmalarına neden olmuştu"

"güzel peki bir sorum olacak. Ali savaşa gitmek zorunda mıydı sizce. Yani sonuçta sevdiği kızı bırakmak zorunda kaldı. Belkide bir daha asla dönemeyebilirdi de."

Kapı kenarındaki sırada oturan arda söz hakkı almıştı.

"sinem arkadaşımızın dediği gibi hocam. Romeo ve juliete benzerliği burada da geçerli. Hani Romeo Montague ailesinden olmasaydım demişti. Ama juliet de ona Montague olmasaydın o zaman Romeo nun romeoluğundan geriye ne kalırdı demişti. Romeo'yu Romeo yapan soyadıydı. Ali de öyle. O hırçın, cesur delikanlı eğer savaşa gitmeseydi. Ali, ali olmaktan çıkacaktı."

Ardanın söyledikleri ile daha da keyiflenmiştim. Öğrencilerimin kitap okuyup beraber yorum yaptığımızda ortak düşüncelerde olmak beni mutlu ediyordu.
Hiç beklemediğim, edebiyattan nefret ettiğini söyleyen haylaz öğrencim Barışın sesi ile şaşırsam da daha da mutlu olmuştum.

"ama Ali yüreğindeki o büyük sevdaya o kadar çok inanıyordu ki. Kaderin onları tekrar bir araya getireceğine sonsuz inanıyordu. Ve öyle de oldu kader onları bir araya getirdi. Ali savaştan dönüp ninosuna kavuştu."

"afferin çocuklar, gerçekten beni çok mutlu ettiniz. Ayrıca sen barış okumanı beklemiyordum ama sen beni şaşırttın. Teşekkür ederim"

Barış omuzunu silkip bakışlarını kaçırmıştı benden.


🌼🌷

Dersim bititğinde öğretmenler odasına girmiştim. Kimsenin olmaması daha çok mutlu etmişti.
Sandalyeye oturup belimi dinlendirmeye başlamıştım. O sırada öğretmenler odasına giren diğer sınıflardan öğrencim olan Emre üstünde tişörtü ve ter içinde kalmış bir vaziyette geri geri yürüyerek konuşuyordu.
Arkasından gelen Doruk ve bir kaç erkek öğrenci daha girmişti.

"hocam gerçekten harika bir oyundu. Bunu tekrar yapmalıyız"

"hocam gerçekten dedikleri kadar varmışsınız. Muhteşemdiniz. Hele o sondaki sıyrılma hareketiniz"

🌼AsDor🌷Kde žijí příběhy. Začni objevovat