۵3۵

2.6K 104 56
                                    

Asiye

Yaklaşık beş dakika boyunca ayrılmadan sarılmıştık birbirimize. Sanki aylardır yıllardır birbirini görmeyen iki sevdalı gibi hasret gidiyorduk. Ama bazen deli gibi özlemek için aylara yıllara gerek kalmazdı değil mi. Birbirimizden ayrıldığımızda Doruk elimden tutup kalktığımız banka oturttu beni. Az evvel ki pozisyonumuz gibi oturmuştuk ama bu sefer ellerimiz birleşikti ve doruk da benim kafama başını koydu ve denizi izliyorduk.

"Bundan böyle seni kırmamak için elimden geleni yapacağım söz"

Doruğun sözleri ile bende konuşmaya başlamıştım.

"Bende bundan sonra seni yargılamak yerine dinleyeceğim söz"

Doruğun gülümsediğini görmesem de hissediyordum. Başını kaldırıp bana bakmaya çalıştığını anladığında bende istemeyerek de olsa başımı kaldırıp yavaşca ona çevirmiştim bakışlarımı ve farkında olmadan yüzlerimiz çok yakın kalmıştı. Doruk elini yanağıma yavaşca koymuş ve baş parmağı ile okşuyordu. Sanki kırılacak bir şeyi narince dokunursan ya tıpkı öyleydi.

"Seni o kadar çok seviyorum ki, bu sevgi bu aşk taşacak sanki. Aşkımın seni korkutmasından korkuyorum"

Kurduğu cümle ile sarsılmıştım resmen. Gerçekten bu kadar seviyor muydu beni. Evet çabalıyordu görüyordum ama bizim başlarda yaşadıklarımız güzel şeyler değildi.
Doruk gözlerime yeşil hareleri ile bakarken bende boşda olan elimi onun yanağına koymuştum. Elime yanağına değdiği an gözlerini yummuş ve yanağındaki elimin içini öpmüştü. Gözleri gözlerimle tekrar buluştuğu an konuşmuştum.

"Ben senin sevginden veya aşkından korkmak Doruk, ben senin öfkenden korkuyorum."

Doruk cümlemi beklemediği için şaşırmış ve kaşlarını çatmıştı hafif şekilde.

"Hani sana tokat attığım günü hatırlıyor musun? O gün öfkenin nelere sebep olabildiğini görmüştüm. Emel küçücük bedeni ile kümesden çıktığında onunla alay etmiştiniz. Senin öfken seni bambaşka biri yapıyor. Ben işte bundan çekiniyorum"

Doruk yanağımdaki elini yavaşca geri çekmiş ve yüz yüze bakan pozisyonumuzu düzeltim tekrar denize doğru bakmıştı.
Üzgün ve şaşkın olduğu her halinden belliydi.

"Ben, yani ben... Ne desem bilemedim. O kadar pişmanım ki şuan."

Doruğun elinden tutup tekrar kendime doğru çevirmiştim.

"Ben bunları pişmam ol üzül diye demedim Doruk. Bil diye dedim. Sen öfkeni ben de kurduğum duvarı yıkacağız. Ama birlikte, beraber, el ele"

Kocaman bir gülümseme ile Doruğa karşı kurduğum cümleler onu da mutlu etmişti. Onu beklemeden boynuna sarsılmıştım. Oda karşılık vermişti bile.

"yanlız Asiye hanım iyi alıştınız boynuma sarılmalara falan"

Kurduğu cümle ile uyanmıştım ve boynunda olan tek elimle sırtına sertçe vurmuşum.

"ahh ula, Asiye"

Sonrası gülücüklerimiz ve el ele eve gitmemizle geçmişti.

🌷🌼

Doruk

Okulun önünde Asiyelerin gelmesini bekliyordum. O kadar çok heyecanlıydım ki yerimde duramıyordum. Bugün sevdiğim kız ile okula el ele girecektik. Evet çıkmıştık el ele ama girmek daha başkaydı.

🌼AsDor🌷Where stories live. Discover now