۵13۵

2K 86 29
                                    

Normalde Asiye ve Doruk onların ağızından yazmayı seviyordum çünkü onları biraz biraz tanıyabiliyordum, kendimden de bir şeyler katarak yaşatıyorduk ruhlarını. Ama bugün hem istek üzere hemde biraz değişiklik olsun dşye Aybike reisin ağızından yazmayı deniyorum. Evet onu pek tanıyamıyorum mağlum dizi sağolasın ama ben gözlemlerim ile ve biraz da yine kendimden bir şeylet katarak yazmaya çalışıyorum. Umarım beğenirsiniz keyifli okumalar. Haydi vira bismillah...

Aybike

Konser boyunca o kadar çok eğlenmiştik ki uzun zamandır böyle bir şeye ihtiyacımız varmış meğer. Asiye ve Doruğa baktığımda onların birbirlerini ne kadar çok sevdiklerini görebiliyordum.
Asiye Doruğun yanında amcam ve yengemin vefat etmeden önceki o eski Asiye oluyordu. Cıvıl cıvıl, neşeli her zaman gülen Asiye ve bu beni çok mutlu ediyordu. Çünkü gerçekten bu mutluluğu hak ediyordu.
Ertesi gün okula giderken düşünceli bir haldeydim nedenini gerçekten bilmiyordum. Son zamanlarda bazı özelliklerimi sorgular olmuştum. Etrafımdaki herkes benim fakir olmamdan utandığımı biliyorlardı ama bilmedikleri bir şey var ki benim fakirlikten kastım her istediğimi alamamak elinde son model telefon olmaması değil ben anne ve babamın bizim için çabalarken düştükleri konumları beni üzüyordu. Üzülmemi de utanma sanıyorlar.
Gerçi babamın bu durumu onun suçu değil. Çünkü zamanında dedem ne babamı ne de Veli amcamı okutmamış, okumadıkları içinde türlü türlü işlerde çalışmışlar.
Bakışlarım bir anlığına Asiye ye kaymıştı. Kocaman gülücükler ile ömer ve oğulcan ile sohbet ediyordu. Onca acıya rağmen hala gülücük saçabiliyordu etrafına her şeye rağmen omuzları hep dikti. Benim üzülüp dertlenmeye hakkım var mıydı ki. Bir keresinde bir filmde birisi demişti ki 'baban ölürse boynun bükülür, annen ölürse gönlün kırılır, ikisi de ölürse dünyan yıkılır' bu söz aklıma geldikçe Asiye 'ye hayran kalıyordum ve kendime kızıyordum.
Yürüreken eğer dalgın ve düşünceliysem yere bakarark yürürdüm hep ve asla da sesleri duymazdım. Kafamı kaldırıp bizimkilere baktığımda tam tahmin ettiğim gibi hepsi bana bakıyordu

"sisterım iyi misin sen, tam otuzuncu seslenişim de. Hayır en son aybike dedim yani sen düşün"

"harbi Aybike iyi misin, pek bir dalgınsın bugün"

Asiye koluma girerek meraklı gözleri ile bana bakmıştı. Asiyenin yanağına küçük bir öpücük bırakmıştım. Sonra da ömer ve Oğulcana bakarak konuştum.

"sizi her şeye rağmen çok seviyorum biliyorsunuz demi."

Onlarda ilk başta şaşırsalarda hemen yanıma gelip kocaman sarılmışlardı. Evet bazen para için çirkinlik yapıp onların gönlünü kırmıştım. Ama onlar beni böyle kabul edip böyle seviyorlardı.

Okula vardığımızda çocuklara sınıfa gitmelerini benim de her zaman her gün yaptığın gibi lavaboya gideceğimi söyledim.
Lavaboya gidip saçımı başımı düzelttikten sonra çıkmıştım. Kapının orada Berk ve yanındaki korkunç Tolga'nın geldiklerini gördüm. Berk benim geçmeme engel olmuştu.

"Berk çekil önümden yoksa çok fena yaparım"

"ama bebeğim her seferinde bu kadar atar bu kadar ters yapmak zorunda mısınvi"

Ne var ne istiyorsun"

" arkadaş bu Eren ailesinin komple atarlanma gibi bir sorunları var, doğru düzgün konuşulmuyor bunlarla"

"Bana bak sen hiç konuşma zaten sesinden ürküyorum konuşacaksan da ailem hakkında asla tek kelime etme yemin ederim ikinizi de fena yaparım"

Son sözümü söyleyerek ellerimle ikisini ayırıp ortalarından geçmiştim. Sınıfa vardığımda hızlı bir şekilde sırama oturdum. Asiye dorukla konuşuyordu Ömer ve Oğulcan da aralarında şakalaşıyorlardı. Asiye benim sinirlendiğimi fark etmiş olacak ki ne olduğunu sordu.

🌼AsDor🌷Where stories live. Discover now