35

254 19 20
                                    

Seul;

Dün geldiği saat oldukça geç olduğu için hiçbir şeyi konuşamamıştım onunla. Oysa ona anlatmam gereken bir sürü şey vardı ve ilk sırayı eve geri dönme meselesi almıştı. O lavaboda yüzünü yıkarken konuyu nasıl açacağımı düşünüyordum. Minji ve David'le konuşurken söylemek çok kolay gelmişti ama Taehyung'la konuşmak daha farklıydı. Ona bakarken bile aptal aptal gülmeye başladığım için olabilirdi...

Banyo kapısından çıkarken elleri kollarıyla garip bir dans yaptığını görerek gülümsedim. Onu görünce gülümsememek elde değildi ki. Sorun bende değildi. Bakışlarımı fark edince bir anlık dursa da aynı şekilde devam ederek masaya gelmişti. Boşuna demiyordum insanın ömrü uzar diye. Sadece bir gecede hastalık falan yalan olmuştu. Mükemmel hissediyordum.

"Otur hadi." Gülümseyerek yanağımdan bir öpücük çaldığı zaman iç çektim. Böyle davranmaya devam ederse buradan gitmek istediğimi ona nasıl söyleyecektim ki?

Sandalyeye oturduğunda ellerimi omuzlarına koyup hafifçe sıktım.
"Taehyung ah!"

"Efendim sevgilim." Ağzına bir şeyler tıktığı için sesi boğuk çıkmıştı. Parmaklarımı sırtında gezdirdiğim zaman gülümsedi. Neye gülmüştü şimdi?

"Senin Eun Sara ile birlikte gittiğin sergi var ya. Bugün oraya gideceğim." Önce anlatmam gereken şey başka bir şey olsa da ağzımdan bu çıkmıştı.

"Ben sergiye onunla gitmedim. O da oradaymış!" Gözlerini devirdiğini hissedebiliyordum. "Hem neden oraya gitmek istiyorsun?"

"Bilmem ilk gördüğümden beri dikkatimi çekiyor. Hem belki idolümle aynı yerlerde poz falan veririm hı?" Kafasını salladı.

"Beraber gidelim." Bir anda söylediği şey beni şaşırtırken omzunu haddinden çok sıkmış olmalıydım ki inledi. "ah.. ah! Az daha aşağıya doğru.."

Bu durumda bile komiklik yapıyor olması.. Gülmemek için dudağımı ısırdım. Dediğini dinleyip parmaklarımı kürek kemiklerinde gezdirirken iç çektim.

"Emin misin? Başına yeterince bela olmadım mı?" Sesime yansıyan tınıya engel olamamıştım, ama üzgün hissetmemek mümkün değildi ki.

Elini arkasına uzatıp elimi tuttu. "Saçmalama." Beni yanına doğru çektiği zaman sandalyeye oturmamı beklemişti. "Hangi bela senin kadar güzelmiş?"

Ciddi anlarda bile, beni bir şekilde gülümsetmesi haksızlıktı.

"Ya! Ben ciddiyim. Üyelerle sorun yaşamayacak mısın?"

"Herkes ilişki yasağı konusunda elinden geleni yapıyor. Yakında sorun kalacağını düşünmüyorum."

"O zaman sabredip onları zor durumda bırakmamamız daha doğru değil mi?" Haklı olduğumu biliyordu bu yüzden sıkıntıyla iç çekti.

"Yine de oraya yalnız gitmeni istemiyorum."

"Yalnız olmayacağım ki! Cheol bey yanımda olacaktır." Gözlerini devirdi. Yanımda olmak istediğini anlayabiliyordum ama şu anda olamazdı. Hele de Sara dedikodusu hala gündemdeyken benimle gelmesi imajını yerle bir ederdi.

"Cheol'a da kızgınım! Ah cidden!" Gülümsedim. Derdi neydi şimdi durduk yere?

"Ya! Korumama da mı güvenmiyorsun? Madem güvenmiyorsun niye beni onunla bırakıyorsun?"

"Hayır Cheol'a güvenirim. O seni dışarıdaki herkesten korur o konuda bir sorun yok. Ama.. ah." Kafasını kaşıdı. Ne diyeceğini düşünüyor gibiydi. "Sergide sana çok benzeyen bir çizim gördüm. İkinci bir Seyeon vakası olması muhtemel! Seni oraya nasıl yalnız göndereyim? Kendi ellerimle aslana kuzu emanet etmek gibi!!" Bir anda ağzındaki baklayı çıkardığında güldüm. Abartıyor olabilir miydi?

Redamancy ❦ KTHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin