Dünya Dışından

Tehdit

"Eyşan. Seni görmek isteyenler var. Şu an kulübenizdeler." dedikten sonra giden kurt adam ile merakla "Kim gelir ki?" diye sordum.

"Bilmiyorum. Gidip bakalım." diyen Efe ile birlikte revirden çıktık.

Efe elimi tutarken gülümseyerek "Hızlı alıştın," dedim.

"Afrodit ile beni etkileme planı yapan da bendim zaten." deyince şaşkınlıkla "Nasıl?" diye sordum.

"Bir vampir olduğumu unutuyorsun. Kulaklarım iyi duyar." demesi ile aklıma başıma geldi.

Efe bir vampirdi. Tüm duyuları insanlara oranla çok gelişmişti.

"Ne kadarını duydun?" diye sordum.

"Karasakal yüzünden sadece bir kısmını." demesi üzerine "Bu da bir şey," dedim.

Kulübemize girdiğimizde salonda bekleyen üç adama baktım.

Üçü de üç farklı koltuğa oturmuştu. Tekli koltuğa oturan siyah saçlı, siyah sakallı bir adamdı. Elinde üç başlı mızrağı tutuyordu.

Bu Poseidon olmalıydı. Üç başlı mızrak onun sembolüydü. Yere vurdu mu deprem olurdu.

İkili koltukta oturan da Zeus olmalıydı. Siyah saçı ve sakalının yanı sıra elinde bir asa vardı.

Daha çok şimşek ve meşe onu temsil ederdi fakat asası olduğundan da bahsedilirdi.

Üçlü koltukta oturan ise diğer kardeş Hades olmalıydı.

Tacı kimliğini belli ederken o da kardeşleri gibi siyah saçlı, siyah sakallıydı.

Efe ile birlikte selam verirken Zeus "Sadece Eyşan gelsin," dedi.

Efe "Peki efendim," dedi ve kulübeden çıktı.

"Gel otur." diyen Poseidon ile diğer tekli koltuğa oturdum.

"Nekròsu öldürmüşsün." diyen Hades'e "Ben onu öldürmeseydim o beni öldürecekti," dedim.

"Tabii, bu konuda haklısındır." diyen Zeus ile daha da gerilmiştim.

"Niye geldiğimizi sorabilir miyim? Sizin gibi tanrıların dikkatini çekecek ne yapmış olabilirim?" diye sordum çekinerek.

Sadece Zeus'un benim bildiğim kırk dokuz çocuğu vardı. Onlardan birini gönderebilirdi fakat kendileri gelmişti.

Bu da ister istemez tedirgin ediyordu. Bence haklıydım.

"Buraya gelme sebebimiz oluşturduğun tehdit..."