Dünya Dışından

Enişte

Sahilde yürürken "Nekròs olduğunu nasıl öğrendin?" diye sordum.

"Buraya bizim gezegenimizden başka biri ile birlikte geldim. Beni o eğitti," dedi Altuğ.

"Şu an nerede?" diye sordum.

"Öldürüldü." deyince "Kötüymüş." diye mırıldandım.

"Bu pusula küçüklükten beri var fakat Atlantis'e girmek kadar çıkmak da zordur. Bu yüzden burada kapalı kaldım," dedi.

"Atlantis suyun altında sanardım," dedim.

"Eskiden öyleymiş. Sonrasında geri yukarı çıkmış," dedi.

"Anladım." diye mırıldandım.

Her bir yanda Efe'yi aradığım için sohbete pek odaklanamıyordum.

"Türlerimizin son kişisiyiz." diyen Altuğ ile "Evet," dedim.

"Sana bahsedildi mi bilmiyorum fakat ölümsüz olduğumuza rağmen öldürebiliriz. Yani neslimiz devam etmeli," dedi.

"Evet, Efe bahsetmişti. Ben can veriyorum, sen alıyorsun. Bizim çocuğumuz hayat olacağı için her iki güce de sahip olabilecek," dedim.

"Aynen. İlerideki eşim ile tanışmak garip." diyen Altuğ olduğum yerde kalakaldım.

"Benimle evlenmek mi istiyorsun?" diye sordum.

"Evet. Başka seçenek yok." demesi ile "Sadece çocuk yapsak da olur." diye mırıldandım.

"Bir şey mi dedin?" diye sorunca "Sadece tuhaf geldi. Senin hakkında sadece adını ve türünü biliyorum," dedim.

"Haklısın. Hızlı gittiğim için üzgünüm. Son dönemlerde sadece bunu planladım." deyince "Önemli değil." diye karşılık verdim.

"Eyşan!"

Duyduğum ses ile yüzümde bir tebessüm oluştu.

Sesin geldiği yöne baktığımda Efe bana gülümseyerek bakıyordu.

Gözlerim dolarken koşarak ona sarıldım.

Efe de kollarını bana dolarken "Kehanetteki sen değilmişsin," dedim.

"Evet, Kerberos'muş." diyen Efe'ye "Onu da kaybetmek istemezdim fakat senden önemli değildi," dedim.

Efe bu dediğime gülümsedi ve tam bir şey diyecekken Altuğ'u gördü.

"Nekròs mu?" diye sordu.

"Evet," dedim.

"Yakışıklı herifmiş." diyen Efe'ye gülerek "Kıskanma," dedim.

Efe benden bir adım uzaklaştı ve "Enişte kıskanır şimdi," dedi.

Altuğ için enişte demesi canımı sıkmıştı. Daha Altuğ ile aramda bir şey yoktu.