Dünya Dışından

Maalesef

"Seni dinliyorum." diye cevap verdi Athena.

"Sorumdan dolayı çekiyorum fakat tanrılar ile farkım ne? Onlar mı ben mi daha üstünüm?" diye sordum. 

"Babam Zeus ile amcam Posedion'u karşılaştıracak olsan hangisine daha güçlü derdin?" diye sordu Athena. 

"Zeus, göklere; Posedion sulara sahip. İkisinin de gücü farklı. Onlar arasında ayrım yapamam," dedim.

"Kendi sorunu yanıtladın. Şu an güçlerini kontrol edemediğin için tanrılar için kolay lokmasın fakat geliştiğinde başa başsın," dedi.

"Sağ olun," dedim. 

Bana cevap vermeden giden Athena'nın ardından sentor ve benim yaşlarımda bir çocuk içeri girdi. 

Sentor "Eyşan seni Efe ile tanıştırayım. Kalacağın yeri ve alacağın eğitimleri sana o gösterecek," dedi. 

Elimi Efe'ye uzattım ve "Tanıştığıma memnun oldum," dedim.

Efe uzattığım eli tuttu ve "Ben de," dedi.

"Merak ettiğin bir şey olursa yanıma gelip danışabilirsin, Eyşan. Onun yanında Efe'ye de sorabilirsin. O da bilgilidir," dedi sentor. 

"Peki." diye cevap verdim. 

Efe "Gidelim mi?" diye sorunca "Olur," dedim.

Beraber dışarı çıkınca "Seni olağanüstü kılan şey ne?" diye sordum. 

Efe konuşmadan sırıtınca iki sivri dişi hemen gözüme battı. Vampir dişine sahipti. Buna rağmen teni soluk değildi.

"Vampirlerin teni soluk olur diye bilirdim," dedim.

"O türden türe değişiyor." deyince gökyüzüne baktım ve "Ya güneş?" diye sordum.

"Güneş, vampirlerin ortak sorunu. Güneşli havalarda dışarı çıkabilmek için bizim için üretilen iksirleri içiyoruz," dedi. 

"Havalı ama zor." diye fikrimi belirttim. 

Efe "Maalesef öyle." derken bir kulübeye gelmiştik. 

"Yeni gelenler burada kalır. Ayrıca burası benim evim. Yarın senin için de bir kulübe yapılır," dedi. 

Çevreye baktığımda bir kulübeyi birden çok kişi paylaşıyordu.

Merakla "Bu kulübede tek sen mi kalıyorsun?" diye sordum.

"Evet." deyince "Niye?" diye sordum. 

"Diğer çocuklar pek beni sevmez." diye yanıt vermesi beni şaşırtırken "İçeri geçip konuşmak ister misin?" diye sordum. 

"Olur," dedi ve kulübenin kapısını açtı.