15: it wasn't me, you silly

80 12 15
                                    

Gün, hızlı akan zamanla birlikte çabucak ilerlemiş ve öğlenden sonrası saatlerine gelmişti bile. Önceki gün uğraştıkları taşınma işlerinden dolayı genç grup sabah saatlerini uyuyarak geçirmiş ve ilerleyen saatleri de aynı şekilde geçirmeyi planlarken Taehyung tarafından teker teker uyandırılmıştı.

Diğer herkesin öğle uykusunu gayet keyifle bölmüş olan Tae, parti için hazırlıklara çoktan başlamıştı ve yardım bahanesiyle diğerlerini de kaldırmıştı. Yoongi, Hoseok'ların evine gidip uykusuna orada devam ederken Taehyung, Jungkook'u yanına alarak markete getirmişti.

Raflar arasında dolanıp atıştırmalıkları alışveriş arabasına atıyorlarken esnemeyi zorla bırakarak sordu Jungkook. "Eve daha yeni yerleşmelerine rağmen emrivaki bir şekilde evlerinde parti düzenlemen ne kadar doğru?"

Elindeki küçük cipsi bırakıp yerine birkaç tane aile boyu cips alan Taehyung ağzını büzerek uyuklayan arkadaşını taklit etmiş ardından cevaplamıştı. "Az önce uyanmış olmana rağmen çok fazla konuşuyorsun. Hem ayrıca onlar da kabul ettiler, neden şimdi mızmızlanıyorsun?"

Omuz silkti Jungkook. "Senin dışında kimse bu kadar hevesli değil de ondan. Biraz aceleye geldi gibi."

Alışveriş arabasını kendi sürmeye başladı Taehyung. "Aslına bakarsan yeni uyandığınız için öyle. Parti başladığında açılırsınız. Hem kim bilir," Jungkook'un omzuna kolunu atıp kulağına yaklaştı Taehyung. "belki Jimin de gelir."

Jungkook'un yarı baygın bakan gözleri duyduğuyla birlikte canlı bir şekilde açılmıştı. "Gelir mi?" Rastgele marketin koridoruna doğru sarsak adımlar atarken Tae'ye konuşmayı kesmiş, kendi içinde bir ölçme yapmaya geçmişti. "Ama benim orada olacağımı düşünüp gelmeyebilir. Babası da engel olabilir." Kendi kendine düşündüğü şeylere isyan etti Jungkook.

Ancak Taehyung'un arkasından seslenerek söylediği şey tekrar umutlanmasına sebep olmuştu. "Yeni evlerine taşınan birilerinin partisi bu sonuçta, senin onları tanıdığını nereden bilecek?" Önde yürürken adımlarını durdurdu Jungkook, ardından arkasına dönerek arkadaşının yanına geldi ve tam karşısında durup omuzlarından tuttu. "Gerçekten gelir mi?"

Sırıttı Taehyung. "Abartma Jungoo, üzerine düşüneceğini bile sanmıyorum. Rastgele bir parti olduğunu düşünüp girebilir bence."

Umutsuzluğu çağrıştıran iki çukur gözlerinin aksine içten bir şekilde tebessüm etti Jungkook. Tekrar önüne dönerken de mırıldandı. "Onu görebileceğim."

***

"Bu ne enerjisizlik böyle?! Hadi herkes parti- Tanrım! Yoongi hâlâ mı uyuyor?!" Taehyung eve geldiklerinde içerdeki enkaz ruhlu dört genci görünce içinden bir şeylerin çekildiğini hissetmişti. Etraf o kadar ruhsuz ve renksizdi ki sanki bir partiden ziyade cenaze var gibiydi.

Öncelik olarak hızla Yoongi'nin yanına adımlamış ve sinir olduğunu bildiğinden burnuyla oynayarak uykusundan uyandırmıştı. Hemen ardından ise Jungkook'a atıştırmalıkları hazırlamasını söylemiş ve ses sistemini ayarlamaya koyulmuştu. Tüm bunları yaparken son desibelinde bağırmayı da ihmal etmiyordu elbette.

"Ne kadar suratsızsınız! Gören de zorla parti yapıyorum zannedecek."

"Aslında-.." Yoongi araya girmeye çalışsa da onu hemen susturmuştu esmer genç. "Sen hiç konuşma. Saat 4'e kadar uyuyabilir mi bir insan? Bu mümkün olabilir mi?!"

Hoseok, Tae'nin tatlı telaşına ve çakma sinirine gülerken Jungkook'a yardım ediyordu. Bu sırada Namjoon da etraf hiç dağılmayacakmış gibi evin içindeki düzeni kontrol ediyordu. SeokJin ise Taehyung'a hangi şarkıların çalınması gerektiğini anlatıyordu.

why'd you only call me when you're high • jikookTahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon