why'd you only call me when you're high • jikook

8: the day we had fun together

Jungkook, Jimin'le ayarladıkları buluşma için telefonu fırlatıp hızla hazırlanmaya koyulduktan sonra sabırsızlığına yenik düşerek bir an önce evden çıkmıştı. Bundan dolayı da 6'da buluşacak olmalarına rağmen yarım saat erken gelmişti.

Ancak bu onun için bir sorun değildi çünkü heyecanından ve ortamın atmosferinden dolayı enerjik hissediyordu. Liseden uzun zaman önce mezun olmuştu ve herhangi bir spor maçına da gitmeyeli epey olmuştu. Bu sebeple her ikisini de tattığı bu ortam içine bir coşku getirmişti.

Akşam üzeriydi ve hava o kadar güzeldi ki, etrafın neşesini ve heyecanını katlıyordu. Enerjik genç izleyiciler, liseli sporcular ve kız amigo takımının gösterileriyle etrafı bir şenlik havası sarmıştı. Jungkook kendisini yeniden lisede hissetmişti ve bu hissiyatın getirdiği özlemle birlikte içini çekti.

Sürekli olarak Jimin geliyor mu diye etrafı kolaçan ediyor, ayağa kalkıp diğer insanları gözetliyordu. Biraz yukarıda kalan seyirci koltuklarında oturduğundan her yeri gayet net görebiliyordu ve manzaranın keyfini çıkarıyordu.

Maç saatinin gelmemesinden kaynaklı olarak oyun henüz başlamamıştı ve iki okul son hazırlıklarını yapıyordu. Onların ısınmalarını izleyen Jungkook da kendi kendine mırıldanıyordu. "Tanrım, neredesin Jimin?" Bir kez daha kafasını giriş kısmına çevirdiğinde Jimin'in elinde altılı biralar ile kendisine doğru geldiğini gördü.

Görür görmez gülümsemesine engel olamamıştı çünkü Jimin'in oyunu ve buluşmayı gayet ciddiye alarak ortama uygun giyinmiş olması hoşuna gitmişti. Çünkü Jungkook da tıpkı Jimin gibi maç havasına uygun, sportif bir forma giymişti.

(Jimin'in turuncu saçlı olduğunu varsayalım hehe*)