21.BÖLÜM: AKLIN YOLU KALP

2.1K 65 21
                                    

İnsan zaman içinde yaşayabilir, ama donmuş, dural ve devinimsiz bir geçmişte var olacaktır.

(ITALO CALVİNO)

Kader işte durmak bilmeksizin akıp giden bir tür zaman gibi birşeydi. Yarına ne tür bir şekilde uyanabileceğini, ne tür bir şekilde olacağını belirleyen kaderle herşeyi artık zamana bırakmaya karar vermiştim. Belki zaman beni daha çok Buğra hocaya çektiği kadar, bir o kadar da uzaklaştıracaktı. Belki bu duygular tükenip gidecekti. Yada aksine bu duygular alevlenecekti, daha çok bağlanacaktım.

Hayallerimiz ne zaman dilediğimiz an gerçekleşmişti ki? Zaman vardı işte. Bekledikçe bekliyecektik. Güzel bir geceydi aslında. Normal olan herşeyden konuşmuştuk. Ona sınır kapılarımın tümünü aralamış dünyamıza girmesine izin vermiştim. Beni anlamasına izin vermiştim. Biliyorum Buğra hoca ben açmasam bile girerdi o sınırların içine. Kafe çıkışı ben direk çalışma yerine gitmiştim. Buğra hocanın ise gitmedin önce dediği son şey ise "Açel gitti, kıvırcık." Deyişi olduğuydu. Tuttuğum  perdenin kenarını daha sıkı tutup onun penceresine bakarak gülümsedim.

Ona Ben güzlemiyim derken ki sorduğum ani soruyla ben bile neredeyse utançtan yerin bin kat dibine kadar batmışken onun yalnızca gözlerimin içine bakarak, "Güzelsin." Deyişi çıkmıyordu aklımdan. Tekrar ve tekrar yankılanıyordu gözlerimin önünde. O anki  söyleyişini dünyalarla değişmezdim. İstemesem bile değişemezdim. Buğra hoca hayatımda özel bir yer edinmişti. Kim bilebiirdi ki ilk geldiği günden bu güne kadar hayatımda bu denli özel bir yer alacağını? Kim bilebilirdi onu sevebileceğimi?

Tuhaftı işte. Gecenin bilmem saati kaçtı o yatmışken ben yatamıyordum. "Ben güzelmiyim?" Diye defalarca kez sormak istiyordum. Ben güzelmiyim gerçekten? Güzeldim işte. Yani onun gözünde, ondan olumlu şeyler duymak imkansız gibi birşeydi aslında. Son kez odasına bakıp perdeyi çektim ve yorgunca yatağa uzandım. Bakışlarımı tavana dikip gülümsedim. "Ben güzelim onun gözünde." Ellerim istem dışı kıvırcık saçlarıma gitti.

Saçlarımıydı güzel olan? Bana adım yerine sürekli kıvırcık diyerek seslenmesinin sebebi bumuydu? Kendi kendime gülerek bir son verip pikenin altına girdim. Yarın pazardı ve sonraki gün okuldu. Yani bu demek ki koca bir hafta daha birbirimizi görecektik. Ne ara okulun başlamasını bu denli dört gözle bekler olmuştum? Aslında içimdeki bas bas bağıran duygularım beni yanıtsız bırakmıyorlardı.

'Aşık olduğun günden beri.' Diyorlardı. Tebessüm edip dayanamadım ve bir kaç gündür aklımda olan grup mevzusu için telefonumu alıp Buğra hocanın adına tıkladım.

**

Rüya: Hocam beni gruba alırmısınız?

**

Mesaj tek tik olduğu için uyuduğunu biliyordum. Sabah görürdü ve cevabını yazardı. O zamanlar gerçekten aptallık yapıp gruptan çıkmıştım. Çıktığımın nedeni bile yokken boşu boşuna ceza alıp kütüphaneyi toparlamıştım. Ama gerçi hepsini yaptığım söylenemez yine ben Rüya Yüksel göstermiş bulunmaktaydım kendimi. Bana verilen birşeyi yapmamak artık adetim gibi olmuştu. Telefonu yastığımın altına koyup gözlerimi yumdum. Titreşime almıştım ve cebap yazdığı an kalkacaktım. Şuan gerçekten delirdim sanırım.

Bir belirli alan vardı aslında. Yıldızların kendi çevresinden başka bir yeri aydınlatamadıkları gerçeği kadar, ayın bütün dünyayı parlatabildiği çelişkisi vardı. Ayın ışığı herkese yol olmuştu. Yolunu kaybeden aslında ayın loş ışığıyla bulabilirdi kendini. Yıldızlar öyle değildi. Bencilce olacak belki de ama yıldızlar yalnızca kendi etrafındakiler den başka hiçbir yeri aydınlatmıyorlardı. Yada onlara sunulan ışık bize yetmiyordu. Tıpkı benim ışığımın etrafa yayılamadığı gibi. Sürekli Buğra hoca gibi karamsar ve sürkeli gülen bir yapıya sahip değildim. Buğra hoca ise dıştan buz adam iken yanımda ışık saçan bir dolunay gibiydi. Gülümsedikçe yayılıyordu tebessümü. Konuştukça yayılıyordu huzuru, ve baktıkça bakıyordu insan..

YASAK AŞK |öğretmenim| TAMAMLANDI✔Where stories live. Discover now