7.BÖLÜM: CEZA

2.7K 70 2
                                    

Sonu geliyordu bazı şeylerin. Çıktığın yolun bile sonu geliyordu. Evinden çıkınca ara sokağa girince bile bir çıkmaz sokak vardı. Bazen yaşadıklarımız değil de gerçekten çıkamadığımız sokaklar vardı. İçimizde oluşan çıkmaz sokakların en azından bir çözümü vardı. Ama sokakta o çıkmaza girersek birdaha çıkamazdık.

Beynim resmen yerinden çıkacakmış gibi ağrıyordu. Kafamın her iki yanı da acıyla kıvrınırken yüzümdeki donuk ifadeden bazen kendime bile şaşırıyordum. Bu ikinci dersti ve gözlerimde resmen uyku akıyordu. Buğra hocayla kantinden konuştuktan sonra lavaboda biraz kendime gelip sınıfa çıkmıştım. Bazen nefret ediyordum okuldaki insanlardan. Sanki birşey varmış gibi hepsinin gözlerinim üzerimde olması çok can sıkıcıydı.

Karşımda beni soru yağmuruna tutan ama benim onun dediği tek kelimeyi bile ayırt edemediğim özgeye baktım. "Hadi ama neredeydin kızım?" Bakışlarımı duvarda çevirip, "Uykum var." diyerek fısıldadım kendi kedime. Koluma vuran özgeye tekrar döndüm. "Ha?" Diyerek sordum. Özge ise yüzünü ekşitip, "Ulan Hayvanat! Burda benim dilim damağım kurudu sen dediğim hiçbirşeyi duymadın mı gerçekten?" Diyerek şaşkın şaşkın sordu.

Gerçekten duymamıştım. Tek yatağımda uzanıp uyumak istiyordum. Umarım akşam annemle konuşur izin alır tekrar işe giderdim. Annem belki duyunca bir işe girdiğime sevinirdi. "Off bu halin çok sıkıcı yat zıbar." Diyerek bana sırtını dönen özgeye kısa bir bakış attım ve masada kollarımı bağdaş kurup başımı koydum. Kısa bir sürelik de olsa gözlerimi kapatmak belki de iyi gelirdi. İkinci derse girmiştik. Henüz öğretmenler zili çalmadığı için sevgili hocamız Buğra hoca girmemişti. Sebepsiz yere Buğra hocaya gerçekten sinirliyim.

Aslında kendime sinirliyim. Neden böyle bir öğretmene tutuldum. Gerçekten saçmalamaktan bıkmadım. En iyisi hocayla göz temasına girmekten kaçınmalıyım. Belki de hoşlantı gelip geçiciydi. İçimde ki ses korkuyordu aslında. Gelipte geçememesinden. "Kalk hoca girdi." Kolumu dürten kolla yavaşça kolumu çektim başımı kaldırıp kapıya baktığım da yine çatık kaşlarıyla sınıfa göz gezdirip tekrar gözleri gözlerimde durdu. Hiç ayırmadan masasına doğru gitti ve dosyayla kitabı masaya bırakıp, "Ayağa kalkmanız için ilkokuldaki gibi tahtaya çıkartıp tek ayak üzerinde durdurmamı mı istiyorsunuz?!" bu lafın bana olduğunu anlamamak için aptal olmak gerekliydi.

Hemen yerimden kalkıp diğer herkes gibi buğra hocaya değil de tahtaya baktım. "Oturun!"

"Şimdi diğer derse gelmeyen arkadaşımızı ayağa istiyorum." Daha oturmadığım için diğer herkes oturmuştu. Buğra hoca ceketini ustaca sandalyesine asıp bana doğru geldi. "Şimdi söyle bakalım öğrenci neden yoktun diğer ders?" Diyen hocaya klasik bir cevap verdim. "Uyanamadım." Tek kaşını kaldırıp, "Uyanamadın? Peki neden?" Diyerek sordu.

Sıkıntıyla nefes verip, "Bilmem." Diyerek olduğundan kısa cevaplar verdim. "Pekala Annenle tekrar konuşmam gerekiyor anlaşılan. Otur!!" Diyerek bağırırmışcasına konuştu. Anneme söyleme konusunda şaşırsam da şaşkınlığımın biraz daha tuhafa kaçacağını bildiğim için yüzümü gergin tutmamak için kendimle savaştım. Kalemlerini çıkartıp tahtaya başlık yazdı ve defterlerimizi çıkartmamızı söyledi. Herkes söyleneni yapmıştı.

Bende hemen çıkartıp ondan yana hariç heryere baktım. "Bir kere söylerim tekrarlatmayın!" Dedi ve yazı yazdırmaya başladı. Matematik dersinde yazı yazmaktan nefret ediyordum. Gerçi ben bütün derslerden nefret ediyordum. Dediklerini hemen deftere yazıp yorgunca gözlerimi bir kaç saniyeliğine kapattım. O kadar yorgundum ki birdaha iş çıkışı direk yatmaya karar verdim. Kitap okuduğum için hep bu haldeyim. Direk yatsaydım daha iyi olurdum.

"Şimdi soru yazacağım tahtaya! " kalemini çıkartıp tahtaya soru yazmaya başlarken istemsizce bakışlarım eli sıkılaştığı için belirginleşen kaslarına kaydı. Sınıfa göz gezdirdiğim de direk çoğu kızın bakışlarının orada olduğunu gördüğüm an sinirle elim yumruk oldu. Özgeye döndüğümde ise akıllı arkadaşım yazdığı notu tekrar okuyordu.

YASAK AŞK |öğretmenim| TAMAMLANDI✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin