37.Bölüm - Seni Kaybettim Sandım

13.2K 898 55
                                    

-Aslında 36 ve 37 i bir bölüm olarak paylaşacaktım. Uzunluğundan sıkılırsınız diye düşünmüştüm. Madem bu kadar yeni bölüm isteyen var. Buyurun. :)

Şarkıyı şiddetle tavsiye ediyorum. 


Ertuğrul

Ece kızımızın iyi olduğuna emin olduğunda uyumak için odaya çekilmişti. Bende oğlanlar ile çalışma odamda son durumları konuşuyordum. 

Ece'nin daha fazlasını kaldıramayacağını bildiğimden Umay'ın psikoloğuyla yalnız konuşmuştum. Büyük bir fiziksel zararın olmadığını söylemişti ama ruhsal olarak neler yaşadığını tam olarak bilmiyorduk. Yüsra Hanım cinsel taciz yaşamadığı da eklemişti. Umay'ın bu konuda bir şey saklamayacağını açıkça belirtmişti. 

Kızıma sakinleştirici vermenin gerekli olup olmadığını sormuştum. Kadın Umay'ın böyle bir desteği kabul etmeyeceğini söylemişti. Gördüğü psikolojik şiddetin boyutunu bilmediğimiz için de kendisi de tavsiye etmemişti. 

Ayrıca, nişanlısı ile ilgili gördüklerinden dolayı da Umay'ın etkilendiğini söylediğinde moralim daha da bozulmuştu. Çocukların anlattığına göre Cihangir Umay'ın gözlerinin önünde o piç kurusunu öldürmüştü. Üzerine adamlarının da öldürülmesini istemişti. 

Cihangir kendine göre en doğru karar vermişti ama yanlış yerde, yanlış kişinin yanında vermişti. İçkimden bir yudum alırken Celasun, "baba Umay sence Cihangir'i anlar mı? Ayrıldığımızda Cihangir çok kötüydü." diye çekinerek konuşmuştu. Derin bir of çekerek içkimi sonuna kadar içtim. 

İlk başta bu ilişkiyi duyduğumda delirsem de Umay için bu dünyada bir eş olacaksa bu Cihangir'den başkası olamazdı. Umay daha annesinin karnındayken bile onların kaderi belliydi. Kader daha bizi düşündürmeden onları bir yapmıştı ama daha kızım çok küçüktü. 

Cihangir ile bu durumu ilk konuştuğumuzda onu öldürsem de vazgeçmeyeceğini söylemişti. O deli anı her saniyesine kadar hatırlıyordum. Belindeki silahı çıkarıp aramızda bulunan sehpaya bırakmış ve izin vermeyecekse öldürmememi söylemişti.

İkisinin de birbirlerine bakışları davranışları kendi ile Ece gibiydi. Cihangir'in ölen anne ile babası da böyleydi. Buz gibi adam karısına karşı kuzu gibi olurdu. 

Düşüncelerinden sıyrılıp oğluma cevaplamak adına, "bilmiyorum ama Umay, her ne karar verirse saygı duymalıyız." Bu ilişkisi başından beri açık bir şekilde istemeyen Arslan elinde çevirdiği kalemi masama atıp, "bu her ikisi içinde kötü oldu. Cihangir'i görmeye gideceğim. Akif aradı akşam dövüşlere katılmış yüzü gözü dağılmış. Sonrada kendini mabedine kapatmış."

Cihangir'in öfkesi bilinen bir şeydi ve bu sefer kendine öfkeliydi. En son anne ve babasını kaybettiğinde sokak dövüşlerine katılmıştı. İçim huzursuzlukla dolmuştu. 

Arslan içkisinin son yudumunu alıp ayağa kalktığında Umay'ın çığlık sesi kulaklarımızı doldurdu. Ani bir şekilde oturduğum koltuktan koşar adım kızımın odasına giderken Ece'de sese uyanmış olmalı ki merdivenden endişeli sesi geliyordu.

Odanın kapısına yaklaşırken çığlık ve ağlama seslerine kırılma sesi de dahil olmuştu. Kapıyı çalmadan korkuyla açtığımda loş ışıkta giyinme odasının yerle bir olmuş cam kapı parçalarının üzerinde dizlerine kapanmış kızım ile karşılaştım.

Odasının aydınlatmalarını açıp, kendi kendine sayıklayan kızıma yaklaşırken arkamı dönmeden Alparslan'a "anneni tut" demiştim. Yanına gidip evde genellikle temperlenmiş cam kullanıldığına şükrederek cam kırıklarının üzerine çöktüm. 

Güzel DehaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin