36.Bölüm - Dağılma

11.9K 824 24
                                    

Eve gelene kadar yolu uyku ile uyanıklık arasında geçirmiştim. Cihangir'in herkesin öldürülmesini istemesini, ne kadar hak etse de Baran'ı öldürmesini sürekli zihnimde canlandırıyordum. 

 Eve yaklaştığımızda Alparslan abime, "Annemler nasıl?" diye sorarak suskunluğumu bitirmiştim. "Seni bulduk ya herkes iyi olacak düşünme bunları." Kafamı cama çevirerek ağaçlı yolu izledim. 

Açık demir kapılardan içeri girdiğimizde evin önünde kalabalık vardı. Abim hemen yanıma gelip beni kucağına almıştı. Annem beni görmesi ile ağlaması şiddetlenirken, "öldün sandım. Yine öldün sandım." Diye sayıklıyordu. 

Kimse ile konuşamadan abim beni odaya çıkarıp yatağa yatırmıştı. Odadan çıktığında, Yüsra ve tahminen doktor içeri girmişlerdi. Doktor genel kontrollerimi yaptı. Sorduğu birkaç soruya cevap vermiştim. 

Bir süre sonra "sadece yüzünüz zarar görmüş, anladığım kadarıyla." Biraz bekleyip, "herhangi bir taciz ya da teca-"kaşlarımı çatarak, "hayır, öyle bir şey olmadı." Demiştim. Gerçekten de öyle bir manyağın elinde başıma her şey gelebilirdi. 

Yüsra'nın elimi güven verircesine sıkıp bıraktığını fark ettiğimde ona dönerek, "sadece yüzüme vurdu, yemin ederim." Yüsra hafifçe öksürerek, doktora "Umay ile baş başa kalabilir miyim?" Odadan sessizce çıkan doktorun ardından bir süre kapıya bakmıştım. 

Elimi bırakmadan Yüsra "Kendini nasıl hissediyorsun birtanem?" diye sormuştu. Biraz doğrularak yastıklara doğru sırtımı dayadım. "Üç gün boyunca bir odada kaldım. Kaçıran manyak arada gelip söz ile taciz edip beni kışkırtmaya çalıştı ama dayandım." 

Yüzüme dikkatle bakan Yüsra, "hatırlamadığın bir anın var mı ya da sinir krizi geçirdin mi? İntihar et-" Kafamı olumsuz şekilde sallayıp, "yemin ederim hiç düşünmedim. Ben yaşamak istiyorum ölmek değil." Ellerimi sıkıca tutmuştu. "Biliyorum canım ve bu beni çok mutlu ediyor." 

Aklıma gelen şeyle gözlerim aniden dolmuştu. Kendimi tutamayarak ağlamaya başlamıştım. Hıçkırıklarım arasında Yüsra'ya Cihangir'in yaptığı anlatmıştım. Sanki havadaki buluttan bahsediyormuşum gibi tepkisiz duran Yüsra sonunda, 

"Ailen ve Cihangir'in ne yaptığını en başından biliyorum anlatırken çekinme. Cihangir kanun önünde suçlu ama onun yaptığını içinde yargılarken kendi pencerenden değil Cihangir'in penceresinden bak. Ben sana Cihangir haklı ya da haksız diyemem." Demişti. 

Bu kadar normal karşılamasına şaşırmıştım. Cihangir gözümün önünde bir adam öldürmüş ve onlarcasının ölüm emrini vermişti. Yüsra beni telkin eden konuşmalarından birini daha yapmıştı. 

Bir süre sonra kendimi daha iyi hissederek, "banyo yapıp yüzüme bakmak istiyorum." Demiştim. Tamam anlamında kafasını sallayıp odadan çıkmıştı. Aynada yüzüme baktığımda düşündüğüm kadar kötü olmadığını anladım. Çeneme doğru hafif morluk ve dudağımın kuruyan kanı ile bir patlaklık vardı. Daha kötü olabileceğini bildiğimden hiç şikâyet edecek durumda değildim. 

Banyoda kendimi küvete atıp içimdeki vicdan mahkemesini işletiyordum. Cihangir'in başına böyle bir şey gelse elimde imkan olsa bende birini öldürür müydüm? Birilerini öldürdüğünü zaten biliyordum ki tek fark bunu ilk defa gözümün önünde yapmıştı. Eğer o silahı tereddütsüz kullanmasaydı muhtemelen ölen ben olabilirdim. 

Su soğuyana kadar çıkmamış ve içimde Cihangir'i savunan mahkememe ara vermiştim. Kendimi daha iyi hissederek bornozumla giyinme odasına geçip giyinip saçlarımı havlu ile kurutuyordum. Kapı çalması ile açılması bir olmuştu. Annem koşar adım gelip boynuma sarılmıştı. 

Güzel DehaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin