28.Bölüm - Sosyete

17.2K 1.1K 109
                                    


Bu gece eğer gelirse Alparslan abim ile konuşmam gerekiyordu. Elif'e geldiğinde haber vermesini söylemiştim. 

Bir süre sonra Elif geldiğini bildirdiğinde biraz daha piyano çalıp müzik odasından çıkıp Alparslan abimin çalışma odasına gittim. İçeri sessizce girdiğimde abim odadaki koltuğa oturmuş, elleriyle yüzünü sıvazlıyordu. 

Ona doğru giderken beni görmüş ama görmezlikten gelmişti. Bu canımı yaksa da ayaklarının dibine oturup ellerinden tuttum. 

Ellerimize bakarken alaycı bir gülümsemeyle "oo, Umay Hanım başkalarının elini tutar mıydı?" 

"Artık tutabiliyorum abicim." 

"Sağolsun Cihangir, onun sayesindedir kesin!" Elini çekmeye çalışınca tutuşumu sertleştirerek izin vermedim. 

"Abi sevmek suç mu? Evet gizlememiz suç kabul ediyorum zaten Cihangir reşit olmadığım için utanıyordu." 

"O zaman neden bu haltı işliyor şerefsiz!" 

"Abi tek suçlu o değil. Ben de istedim. Hem gizleme fikri de aslında benimdi." 

Abim dertli bir nefes vererek "Ben şimdi ne yapayım Umay, biri öz kardeşim biri kan kardeşim. Cihangirin hayatı hep tehlikede. O işlerin en tepesindeki adam. Bu demek ki sen de tehlikedesin. Hayatın boyunca korumalar ile yaşayıp çocuklarına yaşatmak mı planın." 

Kafamı sallarken "Sizinle de böyle değil mi abi? Şikâyetim yok," 

Gözlerinin içine bakarak devam ettim. "İşlerinizi öğrenip gittiğimde abi üç ay hem sizin hem de onun özleminden her gün öldüm sanki. Sonunda kriz geçirdim." 

Abimin vücudu gerildiğinde devam ettim. "Krize girmeden tek hatırladığım Cihangir'i aradığım abi." 

Kafamı göstererek "Bu dahi dedikleri kafam ile," kalbimi göstererek "bu duygu barındıran kalp bazen çatışıyor. Normal değilim abi ben. Ama o bana iyi geliyor." Abim saçlarımı okşayarak öptü. 

Sessiz geçen bir süreden sonra "Arada döverim ama, ilk hatasında da vururum." Gülümseyerek olur anlamında kafa salladım. 

Abim ile gün doğana kadar çalışma odasında pencere önündeki üçlü koltukta omuz omuza konuşup uykunun karanlığına daldık.

Sabah kolumun dürtülmesi ile uyandığımda hareket etmem ile belime ağrının girmesi bir oldu. Hafifçe inlerken, gözlerimi açtım. Barlas abim tedirgince bakarak "ne oldu? Nerene ne oldu?" 

Ben konuşamadan yanımdan doğrulan Alparslan abim, "Koltukta oturarak uyuduk zeki abicim, tutulmuş kız."

Odanın kapısından "Vay be, en yakın abin bendim senin Umişko." Çağanalp abimin saçma tiribine "Ooo en sevdiğim muhabbetine girersek bugün odadan çıkamayız bana en çok benzeyen abim." 

Celasun abim odaya dalıp " O ne demek, en çok benzeyen falan," Gözlerimi devirmemeye çalışarak "Abi sen kumral, Barlas ve Alparslan abim esmer. Çağanalp abim sarışın sizce en çok kime benziyorum." 

Hepsi bir ağızdan "Sen benzersizsin." Demişlerdi. Kıkırdadım. Telefonum çalınca yanımıza gelen abimler de dahil tüm gözler orta sehpaya kaydı. 

 "Arayan C. 💙" abimlere masumca bakarak telefonu sehpadan almaya yeltendiğimde Alparslan abim telefonu çoktan elimden almıştı. 

Alparslan abim telefonu göstererek "hoparlörle konuş." Ona şüpheyle bakıp 

"neden olduğunu söylemeden asla." 

"Seni ilişkini sakladığın için affetmem asla." 

Tehdidine göz devirerek kafamı salladım. Herkes sessizken telefonu hoparlörle açtım. 

Güzel DehaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin