15.Bölüm - Bursa

24.5K 1.1K 59
                                    


Cihangirle iki haftadır sevgiliydik ve beş gündür görüşemiyorduk. İlk onun yurtdışı işi vardı şimdi de ailecek dedeme Bursa'ya gidiyorduk. Aylardır okulumu bahane eden babam artık bahane üretemediğini söylüyordu. İstanbul Bursa'ya gayet yakındı ve babamın tanışmadığım bir kardeşi de orada yaşıyordu. Babamın küçüğü Giray ve Eray amcamlar birbirine hiç benzemeyen ikizlerdi ve biri Bursa'da işleri yürütürken diğeri Ankara'da işleri yürütüyormuş. Biz gidiyoruz diye diğer amcamlarda Ankara'dan geleceklerdi. Üç gün dolu dolu aile diye göz devirdim. Kalabalık ve temastan hala haz etmiyordum. Bursa'ya ilk gelişimdi ve şehri genel olarak beğenmiştim. 

Dedemin büyük bir çiftliği vardı ve tam kafa dinlemelikti, tabi tek giderseniz

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Dedemin büyük bir çiftliği vardı ve tam kafa dinlemelikti, tabi tek giderseniz. İki yengem iki saat önce çay içme daveti ile beni balkona bağlamış, sevgilimin olup olmadığını, gelecek planlarımı, ideal erkek tipimi falan soruyorlardı. Annem gelince kurtar beni bakışı atmama rağmen sessizce yanıma oturdu. Yengem peşimi bırakmayarak "Umay'cım yabancı damat istemeyiz bak. Türk olsun, esmer olsun şöyle uzun boylu cüsseli olsun." 

Tam kadına çemkirmek için ağzımı açmıştım ki "Yenge biz kız mız vermiyoruz kimseye bir sal Allah aşkına" diyerek içeri giren Alparslan abimi gördüm. Arkasında Ankara'da yaşayan Giray amcamın büyük oğlu Burak ile Cihangir'i görünce ağzımı balık gibi açıp donma moduna girmiştim. Annem hafifçe kolumu sıkınca kendime anca gelebilmiştim. 

Yengem ise ısrarına devam ederek "Müzikle uğraşanlar hep yabancılarla evleniyor. Aaa bak Cihangir evladım gelmiş. Böyle bir tip olur Umay." Yengeme dehşete düşmüş gibi bakarken abim "yengecim Cihangir Umay'ın olsa olsa abisi olur ki öyle." Abim söylene söylene gelip saçımı öperken yengem korumaya alınan beni bıraktı. 

Cihangir'e dönerek "Cihangir bizim oğlanları evlendiremiyoruz, oğlum sana Ankara'dan şöyle hanım hanımcık bir kız bulalım." Cihangir alayla bana kısa bir bakış atıp "Aylin yenge teşekkürler ama hanım hanımcık kız pek tarzım değil." Bu durumda ben hanım hanımcık değildim yani öyle mi? 

Ellerim ile dizime tempo yaparken dedem ile yanında yaşlı bir amca daha girdi. Herkes ayağa kalkıp saygı ile selam verdi. dedem beni gösterip "bizim kız torun Cihan?" Annemin gelmeden önce yüzüncü tembihi aklıma gelince gidip yaşlı amcanın elini öptüm. 

Saçımı okşayan amca bu yaptığımdan memnun bir şekilde "Aynı anası ama gözleri babaannesi ahretliğim." Dedi. Bana bakarken "Kızım ben Cihan Efeoğlu, Cihangir'in dedesiyim." Sonra bir şey hatırlamış gibi Dedeme dönüp "Osman sözünü hatırladın mı?" Dedem adamın koluna girip odanın en ucunda cam kenarındaki berjerlere giderken "Hatırlamam mı ahretliğim, azıcık zaman geçsin hele." Konuşa konuşa iki adam geldikleri gibi geri gitmişlerdi. Hepimiz birbirimize baka kalmıştık. Diğerlerini sorunca abim, buradaki kuzenlerin mekanına gittiklerini öğrenmiştim. 

Kaldığım odaya gidip yaz sıcaklığını atmak için duş almış üzerimi giymiştim ki kapı açıldı. Kafamdaki havluyla şaşkınca gelene bakarken dehşetle "Cihangir" diyebildim. Koşar adım yanıma gelip sarılan adam "özleminden öldüm sevgilim ya." Bende ona sarılırken ellerini açıp saçımdaki havluyu açtı. 

Güzel DehaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin