SS-26 ''ÖZLEM''

1.9K 108 4
                                    

Medyada Hayal ve Rüzgar var.İyi okumalar.

----------------------

Kaza yapan şoförün dediği gibiydi... Birden çıktı karşıma ne yapacağımı bilemedim.

#Berk'den

Melis beni önemli birşey için küçük bir kafeye çağırmıştı. Onu gördüğümde direk oturdum. "Dökül bakalım."diyiverdim bi anda. "Nasılsın?"diye sordu. 'Direk mevzuya girsen' bakışı atıp gözlerimi devirdim. "Neyse peki. Rüzgar'ın Hayal'e aşık olduğunu biliyorsun."dedi. Sinirden dişlerimi ve yumruklarımı sıktım. "Şş tamam sakin ol. Biliyorsun Rüzgar istediğini yapar. Fakat senin artık güçlü olduğunu kabul edince bir an vazgeçicek gibi oldu. Yani az da olsa senden korkuyor."diyince kahkaha attım.

O da gülümsedi. "Tabi korkucak. Bu arada Hayal'i kimse elimden alamaz."diye tısladım. "Şimdi bir mektub vericem Rüzgar'dan. Sana vermemi istedi."dediği an elimi sıkıca tuttu. Sonra avcumun içine kağıt koydu. "Yalnız ben gidince oku."dedi. Tamam anlamında kafamı salladım. O an dudağıma yapıştı. Hemen ittim.

Hışımla yerimden kalktım ve yumruğumu masaya vurdum. Gözlerinde korku, endişe , tehlike , alay, eğlence gibi ifadeler vardı. Çok değişikti. "Beni nasıl öpersin lan!" Diye kükredim. Daha sonra hızlıca arabaya yöneldim.

Şoför koltuğuna oturup elimdeki kağıdı açtım. "KAYBETTİN YILDIRIM!" Yazıyordu. O an aklıma Hayal geldi. Hızlıca eve doğru sürmeye başladım. Lanet olsun trafik çok fazlaydı ve sürekli kırmızı ışığa yakalanıyordum. Yolda birkaç kez Hayal'i aradım ama açmadı.

Yarım saat sonra anca eve gelebilmiştim. Anahtarla hızlıca kapıyı açtım. Odalara çıkıp Hayal'i aradım. Yoktu. Gözüme bir kağıt takıldı. Açıp okumaya başladım.

 'İşte gidiyorum, bir şey demeden, arkamı dönmeden, şikâyet etmeden. Hiçbir şey almadan, bir şey vermeden, yol ayrılmış, görmeden gidiyorum. Ne küslük var, ne pişmanlık kalbimde, yürüyorum sanki senin yanında, sesin uzaklaşır her bir adımda, ayak izim kalmadan gidiyorum.'
Kağıt biraz buruşmuştu. Sanırım bunları yazarken o kıymetli gözyaşları bu değersiz kağıda dökülmüştü.

Kağıdı hızlıca yırttım. Bir vazoyu alıp duvara fırlattım. Beni Melis ile öpüşürken görmüş olmalıydı. Bu bir oyundu. Ve ben bu oyuna kanmıştım.

Ayağımı yatağın kenarına sertçe vurdum. Daha sonra yumruklarımı duvara geçirmeye başladım. Benim meleğim beni terk etmişti. Biz kötü bir oyuna kanmıştık. Hayatımız da mahvolmuştu.

O piçi bulup gebertmem lazımdı. Hemen arabaya atlayıp Melis'in evind gittim. Kapıyı hızlıca çaldım. Evden "Geldim geldim." Diye sesler geliyordu. Kapı açılınca karşımdakinin yaşlı bir teyze olduğunu fark ettim. "Melis evde mi?"diye sordum. "Hayır yavrum. Biraz önce çıktı. Yurtdışına okumaya gidiyor."dedi. Kafamı teşekkür eder gibi salladım ve arabaya yavaşça bindim.

Direksiyona yumruk atmaya başladım. Kaçmışlardı. Hayal nerdeydi?! Annesini aramam lazımdı.

Hızlıca telefonumdan Hayal'in annesinin telefon numarasını bulup aramaya başladım. İlk çalışta açtı. "Merhaba. Direk konuya giricem. Hayal sizin yanınızdamı?"diye soruverdim. Nefes bile alamamıştım. "Hayır ama iyi olduğunu söyledi. Önemli birşey mi oldu?"diyince olduğum yerde buz kestim. Onların yanında değilse..?

Telefonu suratına kapatıp Rüzgar'ı aradım. "Alo! Nerdesin lan sen? Hayalim nerde?! Bulursam pis yaparım salak herif."diye kükredim resmen. Elimi kalbime götürdüm. Düzensiz atıyordu. Rüzgar alaycı bir kahkaha attı. "Ah Berk'im Hayal'in yanımda uyuyor. Onu çok üzdün. Aldatılmak kötü birşeydir bilirim."dedi ve tekrar güldü. "Bana bak ona birşey yaparsa.."diyemeden ortaya atladı. "Onu seviyorum gerizekalı. Ona aşığım. Ona birşey yapmıycam. Sen kaybettin Yıldırım. Ben kazandım. Geri kalan hayatında mutluluklar."dedi ve suratıma kapattı.

Son Sözüm (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin