21| Ona Güven, Sirius

545 50 24
                                    

Maç günü, Yoldaşlık Karargahı

Sirius, Albus Dumbledore'un koluna tutunduğunda bilindik his midesini kapladı. Sadece saniyeler sürmüştü ama Sirius'a kesinlikle daha uzun gelmişti. Eski bir evin önünde durduklarında gözlerini açtı. Nihayet yolculuk bitmişe benziyordu. "Gel." dedi Dumbledore ve uzun cübbesini savurarak hızla yürümeye başladı. Öyle ki kendinden hiç de beklenilmeyeceği şekilde hemen kapıya varmıştı. Sirius'da vakit kaybetmeden onu takip etti. Kapıyı yaşlı Elphias Doge açtı. Dumbledore'u beklediği aşikardı.  Öyle ki yaşlı büyücüyü görünce yüzünde bir gülümseme oluştu. Hırıltılı sesiyle "Hoşgeldin Albus." dedi ve birbirlerine sarılıverdiler. Daha sonra Elphias, Sirius'u fark etmiş olacak ki Sirius'a da gülümseyip onları içeriye davet etti. 

Uzunca bir holden sonra (ve oldukça rutubetli öyle ki Sirius öksürmek zorunda kaldı) büyük salona girebildiler. Ev öyle eskiydi ki Sirius her adım attığında gıcırdama sesleri duyuyordu. Evin içinde sadece büyük bir masa ve üstleri tozdan görünmeyen bir kitaplık duruyordu.  Sirius'un gözüne ilk çarpan kişi ise  uzun boyuyla hemen her yerde fark edilen Remus olmuştu. Oldukça üzgün duruyordu. Sirius arkadaşının bu üzgün halini sorgulamaya başladı.  "Artık masaya geçebiliriz." dedi Elphias, asası ile evin perdelerini kapatırken, içerisi oldukça karmıştı. Ve havada uçuşan tozlar daha net görülüyordu. Sirius yine öksürdü.

Sirius masada oturan herkesi tanıyordu. İlk yoldaşlık üyeleriydi bunlar, özellikle Marlene ve Remus en iyi arkadaşlarındandı.  En son böyle eski ve gizli bir evde buluştuklarında Voldemort hakkında konuşup, planlar yapıyorlardı. Eskiden bu sandalyelerin birinde çok evdiği arkadaşı James ve onun hemen yanında Lily Potter'da otururdu.  Ama kısa zaman için de her şey o kadar hızlı (ve aynı zamanda yavaş) değişmişti ki şimdi durum farklıydı...  Sirius derin bir iç çekti. Bi anlığına Remus ile göz göze geldiler ama Dumbledore'un sözüyle ikisi de odağını ona çevirdi.

 Bi anlığına Remus ile göz göze geldiler ama Dumbledore'un sözüyle ikisi de odağını ona çevirdi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Loshotolar gittikçe güçleniyor. Bunu göstermekten de çekinmiyorlar!  Ne yazık ki yapılan hain saldırı hepimizi çok üzdü. Curticius  Dearborn'un ölümü ve tabi ki sevgili ailesinin sonu çok acı."

Sirius bu kelimeler üzerine bi' an nefessiz kaldı. Curticius, Caradoc'un kardeşiydi. O ve abisi ilk yoldaşlık için oldukça önemli çalışmalar yapmışlardı.  Caradoc'un ölüm yiyenler tarafından öldürülmesinden sonra şimdi de Curticius öldürülmüştü. Curticius, abisinden oldukça küçük olmasına rağmen yoldaşlık toplantılarında abisini hiç bir zaman yanlız bırakmazdı. Koyu kumral saçlarını ve çocuğun narin sesini hatırladı Sirius.  Ölümün ve düşmanın gerçekliği  yüzüne tokat gibi çarptı. Demek Remus bu yüzden üzgündü, çünkü yoldaşlık zamanı Remus ve Caradoc iyi arkadaş olmuşlardı. Özellikle Caradoc'ta tıpkı Remus gibi sessiz ve içine kapanık biriydi.  Arkadaşlarının kendinden uzaklaştığı zamanlar da Caradoc'un arkadaşlığı Remus'a  ilaç gibi gelmişti.

  Arkadaşlarının kendinden uzaklaştığı zamanlar da Caradoc'un arkadaşlığı Remus'a  ilaç gibi gelmişti

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Karanlıktan AydınlığaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin