Sherlock Holmes'ün Anıları | 7

499 22 2
                                    

ALBAYIN ÖLÜMÜ


Evleneli henüz birkaç ay olmuştu. Sıcak bir yaz akşamında şöminemin başında oturup günün son piposunun eşliğinde bir roman okumaya çalışıyordum. Çok yorucu bir gün geçirmiştim ve uyumamak için kendimi zor tutuyordum. Karım üst kata çıkmıştı bile. Hol kapısının kilitlendiğini duyduğumda hizmetçilerin de yataklarına çekildiklerini anlamıştım.Koltuğumdan kalkmış, pipomun küllerini boşaltıyordum ki birden kapının zili çaldı.

Saate baktım. On ikiye çeyrek vardı. Bu kadar geç bir saatte gelen, bir misafir olamazdı. Herhalde bir hasta, belki de bütün geceyi ayakta geçirmemi gerektirecek bir yaralıdır diye düşündüm. Yorgun bir suratla hole çıkıp kapıyı açtım. Kapıda duran Sherlock Holmes'tan başkası değildi.

"Ah, Watson," dedi. "Seni ayakta yakalayabildiğime çok sevindim."

"Sevgili dostum, lütfen içeri gel."

"Şaşırmış görünüyorsun ve bu gayet doğal tabii. Anladığım kadarıyla karşında bir hasta değil de beni bulduğun için rahatlamışsın da! Hım! Hâlâ bekârlık günlerindeki gibi o Arkadya karışımını içiyorsun demek! Ceketinin üzerindeki külü nerede görsem tanırım. Üniforma giymeye yabancı olmadığın çok belli. Mendilini cebinde taşıma alışkanlığından vazgeçmezsen hiçbir zaman gerçek bir özel doktor olduğunu düşünmeyecek insanlar. Bu gece bana evinde bir yer ayarlaman mümkün mü acaba?"

"Memnuniyetle."

"Bir kişilik misafir odanın oluğunu söylemiştin ve şu anda evde bir misafirinin kalmadığını görebiliyorum. Portmanton öyle ima ediyor en azından."

"Kalırsan son derece mutlu olacağım."

"Teşekkür ederim. Öyleyse boş odanı alacağım. Evine bir tesisatçının adımını atmış olduğunu görmek beni üzdü. Bu genellikle kötüye işarettir. Su boruları değildir umarım?"

"Hayır, gaz."

"Ah! Yerde ayakkabısından iki çivi izi bırakmış; bak, tam ışığın vurduğu yerde. Hayır, teşekkür ederim, Waterloo' da akşam yemeği yedim, ama seninle bir pipo tüttürmekten memnuniyet duyarım."

Ona tütün kutusunu uzattım ve bir süre tek kelime etmeden karşılıklı oturarak pipolarımızı içtik. Çok önemli bir iş olmadığı takdirde bu saatte bana gelmeyeceğini biliyordum, onun için sessizce oturup konuya gelmesini bekledim.

"Mesleki açıdan oldukça meşgul günler geçirdiğini görebiliyorum," dedi bana bakarak.

"Evet, çok yoğun bir gün geçirdim," diye cevap verdim. "Sana çok saçma gelebilir," diye ekledim, "ama bunu nereden anladığını gerçekten merak ettim."

Holmes kendi kendine güldü.

"Alışkanlıklarını bilmek gibi bir avantajım var sevgili Watson," dedi. "Gitmen gereken yer yakındaysa yürürsün, daha uzaktaysa bir araba kullanırsın. Ayakkabılarının, kullanılmış olmakla beraber kirli olmadıklarını gördüğümde, bu günlerde arabaya başvuracak kadar çok işinin olduğunu anlayabiliyorum."

"Tek kelimeyle mükemmel!" diye bağırdım.

"Sıradan bir gözlem," dedi. "Gözlemcinin, karşısındaki insana olağanüstü gelen bir sonuç çıkarabileceği durumlardan biri bu; o da, sırf diğeri gözlemin temelini oluşturan o küçük ayrıntıyı unuttuğu için. Aynı şeyi, senin küçük yazıların için de söylemek mümkün sevgili dostum; okurlarınla paylaşmayıp kendi elinde tuttuğun ayrıntılardan dolayı değerini kaybettiklerini düşünürsen haklı olduğumu göreceksin. Şimdi, şu anda, o okurların durumundayım, çünkü elimde karmaşıklığıyla insan beynini büyüleyen en garip ve olağanüstü vakalardan birinin ipuçlarını tutuyorsam da, teorimi ispatlayacak olan gerekli verileri bulamıyorum. Fakat bulacağım Watson, bulacağım! Kuşkun olmasın!" Gözlerinde hafif bir ateş belirdi ve yanakları kızardı. Ama bu çok kısa sürdü. Yeniden baktığımda, yüzü eski haline dönmüştü; birçok insanın onu bir adam değil de makine olarak nitelendirmesini sağlayan o sert, adeta duygusuz ifade yeniden kaplamıştı yüzünü.

Sherlock Holmes - 1. Ciltحيث تعيش القصص. اكتشف الآن