10.Reviens-moi

383 157 30
                                    

Reviens moi: Bana geri dön anlamında kullanılır.

Zaman, Tanrı'nın acımasız oyunlarının küçük bir kuklasıydı sanki güzel anlar kum saatinin zerreleri gibi çabucak geçmişe karışırken acı ve korku dolu anlar ise insanın zihninden bir türlü kopmak bilmiyordu. Sanki zihni parçalamaya çalışan sivri kancalar gibilerdi, o an sona erip diğerine geçilse bile ellerinden gelen hasarı verebilmek için çabalıyorlardı. Kanamaktan daha kötü bir acıydı bu, kendi zihninin seninle büyük bir savaş içerisinde olması birinin sana ihanet etmesi için dışarıdan bir düşman olmadığını işaret ediyordu. Her bir insan iyi ya da kötü diğerini değiştiriyor ve bu sonsuz döngü sorunsuzca işliyordu.

Aşksa zamanın tek düşmanıydı çünkü kalbi harekete geçiren öylesine büyük bir güçtü ki onun amansızca açtığı yaraları tersine çevirebiliyor sadece kendinin önemli olduğunu düşündürürcesine haklı bir bencillik duyusu yaratıyordu. Ölüm korkusu belki zamanın en büyük silahıydı ama aşk bu zorlukla bile mükemmel bir şekilde vals ediyor ve birlikte ölmenin melankolikliğini bu zorlu dünyada hayatta kalmaya çalışan ölümlüye tattırıyordu. Hayatını bir nevi başkasına temsil etmekti bu, sana saplarsa öleceğini bildiğin bir hançeri ona baktığında hiç şüphe etmeden uzatmaktı. Bir gün sivri sapının kalbinin üstünde ölümcül bir yara oluşturmayacağına güvenerek tüm benliğini ve ruhunu sanki daha sakin ve güvenli bir yer yokmuş gibi karşısındakine vermeye devam etmekti. Ölümün karşısına kalkan olurdu aşk çünkü bazen ruhun ölümü bedeninden ölümünden çok daha erken gelirdi.

Yasın yağmurları doldururdu kalbi, soğuk bir okyanusun içerisinde yuvarlanan insan bedeni ruhundan yoksun gözleriyle savaşmaya çalışırdı. Nefes almak sadece bedensel bir işlev olarak yerine getirilmeye başlandığında solmuş bir gül yaprakları gibi suyun üzerinde yüzmeye başlardı aşk, kalplerin savaşında yenik düşerek hayatını kaybeder ve ölüm tuzlu suyun içerisinde bedeni sonsuz bir karanlığa boğmak için hazırlanırken sadece solmuş beyaz gül yapraklarının acı dolu kokusunu yükseltebilirdi. Güneş çok uzaktan erişilmez bir şekilde görünürdü ve ruhların sisinin içerisinde kaybolmuş olan acı dolu kalpler kuru dudaklarıyla hep ölümün şarkısını söylerlerdi. Karanlığın tek bildiği yıkmaktı fakat aşk bu dünyanın nihai dengesini kurardı. Yok ederdi fakat yok ettiği her şeyi düzeltebilecek ve narin parmaklarını tüm yaraların üzerinde gezdirerek iyileştirebilecek güç de kendisiydi. Aldığını sadece o verebilirdi.

Ve William geçmişinde ondan alınan her mutluluk zerresinin şimdi göğsüne yattığı Hannibal'ın kıvırcık saçlarında gezinen narin parmaklarının arasında tekrar meleksi bir dirilmeye uğradığını hissediyor, içinde biriken ılık hissin asla geçmemesi için arasının iyi olmadığını düşündüğü Tanrı'ya dua ediyordu. Hannibal dünyanın en güçlü huzuruyla sarmalanmış aşkı çiseleyen bir yağmur gibi William'ın yüzüne vuruyor ve dudaklarının yukarı doğru kıvrılmasına sebep oluyordu. Bu sefer gülümsemek için kendini zorlamak ya da sahte maskelerin arkasına bürünmek yoktu. 

Bir harabe olmuş ruhuyla sessiz bir şekilde yatağa uzanmış, Hannibal'ın kalp atışları dünyanın en güzel ilahisini ruhu için bestelerken gözlerini kapatmıştı. İkisi de sanki bir tür transa girmişlerdi, sarayda yangın çıkacak olsa bile buradan kalkmaz ve birlikte olmaya devam ederlerdi. Birlikte ölmek ve son nefeslerini birbirlerine bakarken vermek ölümün tuzlu dudaklarının arasından çıkan şarkıyı susturacaktı, bu onların ödülü olacaktı. Aşkları apaydınlık bir mezar yaratacaksa onlara, sakin bir sonbaharda yaprakların dökülmesini beraber sonsuza kadar izledikleri zihin krallıklarında olmayı tercih ederlerdi.

Çünkü şimdi kim onların gerçek dünyada neler olduğunun tamamen farkında olduğunu söyleyebilirdi ki, ikisi de William'ın bu savaştan sağ çıkamamasının olasılığı hakkında konuşmak istemiyor fakat kalplerini yiyip bitiren bir endişeyle küçük nefesler veriyordu. Başka birinin acısıyla bağlanmış hissetmek onları hayatta hissettirirken damarlarındaki kan bedenlerini dolaşarak sanki zihinlerindeki her hücreyi uyanık tutarsa onlara mükemmel bir an verebileceğini düşünüyordu. Garipti, böylesine farklı iki dünyanın aslında aynı olması. Farklı iki yolun aynı kaleye çıkması gibiydi bu, kimsenin anlayamayacağı türden bir aşkın narin çehresinin oyunlarıydı onların aşktan kavrulmuş ruhlarına. 

Mind Kingdom/HannigramTahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon