7.Somniate

384 190 54
                                    

Somniate: Hayal kurmak

Bu bölümü değil her bölümü onun için yazıyorum fakat bu bölümün yazılmasının ayrı bir hikayesi var. Sana sahip olduğum için çok şanslıyım.

heavenchil

 Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın.

İyi okumalar :)

William George'u avlunun tam önünde buldu, pelerini rüzgarın tam derinliğiyle dalgalanırken saçları sanki bir kavganın içerisindeymiş gibi dağılmıştı. Yanında bir şeyler mırıldanarak yalvaran ve George'un kavradığı kolunu kurtarmaya çalışan Lancaster kraliçesi Anjou'lu Margaret duruyordu. Kaslı kolları, elbisesinin dışarısından fırlayacakmış gibi duran karnı ve yüz hatlarıyla bir kadından çok bir erkeğe benzediği söylenebilirdi. William onun ismini günde en az yüz kere duymasına rağmen bir kere bile görmemişti fakat gözlerindeki hırs bile George'un doğru kişiyi yakaladığını belli edercesine fokurdayarak kaynıyordu. Lancaster hanedanının rengini temsil eden kızıl pelerinin içerisine diğer elini sokmuş ve George'un onu sanki değersiz bir köleymiş gibi sürüklemesine engel olmaya çalışıyordu. George'un yüzündeki birkaç tırnak izinden ve patlamış dudağına sızan kandan kadının ona karşı koymaya çalıştığı anlaşılıyordu.

"George. Senin için endişelenmeye başlamıştık. Neredeydin kardeşim?"

dedi William yüzündeki belirgin endişeyle.

George'u daha önce heyecanlı ve kendinden geçmiş halde gördüğü birçok zaman olmuştu fakat bu farklıydı, delilik parıltısıydı bu. Sanki dünyanın en büyük işini başarmış gibi gülümsüyor ve ellerini kaldırarak insanların onu tebrik etmesini bekliyordu. Kralın kardeşiydi o, elbette herkes ona yalakalık yapmaya çalışacaktı. En yüksek kademeden bir soylu olduğu için takdir toplamak namına büyük bir iş başarması gerekmiyordu. Olmasını istediği neredeyse her şeyi rütbesiyle başarabilirdi. Galler'e gitmeden önce ayrılırken tam burada üç kardeşin yaptığı konuşmayı hatırladı ve biraz daha büyümenin kardeşinin aklını başına getirdiğini umdu.

"Onu buldum. Bir sıçan gibi saklanıyordu. Babamızı öldüren iğrenç kadını işkence görmesi için buraya getirdim. Siz burada siyahlar içinde dolanırken ben bir çocuğun babasına karşı olan sorumluluklarını dile getiriyordum!"

William onun ani çıkışması karşılığında irkildi sanki bunca sene birlikte büyüdüğü kardeşinden farklı biriyle konuşuyormuş gibi hissediyordu. Aralarında soğuk yeller esmeye başlamıştı.

"Katil!"

William arkasına baktığında karşısında Edward'ı ve yeni kraliçesi Elizabeth'i buldu. Kıyafetlerinden apar topar aşağı indikleri ve rahatsız edilmekten hoşlanmadıkları belliydi. Elizabeth elini karnına götürmüş büyük bir iğrenmeyle Lancaster kraliçesine bakarken Edward onu oracıkta biçmemek için kendi kendiyle savaşıyordu. George'la birbirlerini süzdüler fakat ikisinden de tek kelime çıkmadı. William aralarında bir şey olup olmadığını merak etti.

"İlgiyi kendi etrafına toplamak için Lancaster kraliçesini avlamayı bile göze almışsın. Tüm bunların peşinde koşmak yerine yanımda olmalıydın George. Sana ihtiyacım vardı."

dedi Edward. 

Yüzünde büyük bir kırgınlık vardı. Elini sinirle dağılmış saçlarından geçirdi ve muhafızlara Lancaster kraliçesini en güvenli zindanlardan birine koymalarını emretti. Öyle birinin kaderine duygularını katmadan karar vermek oldukça zor olacaktı. Her şekilde konseyi toplamaları gerektiği kesinleşmişti. Elizabeth büyük bir üzüntüyle Edward'ın koluna girerken genç kral tek kelime etmeden elini çenesine dayadı ve ihtimalleri gözlerinin önünden geçirdi fakat kraliçenin dokunuşu derin bir nefes vermesine neden olmuştu.

Mind Kingdom/HannigramWhere stories live. Discover now