33 🕊 1

3K 225 16
                                    

Baran yanımda canı sıkkın bir şekilde camdan dışarıyı izliyordu ve arada çalan telefonuna anlamadığım bir dilde cevap veriyordu. Neredeyse yarım saatten fazla yol gitmiştik ve ben iyice sıkılmaya başlamıştım. Kafamı camdan dışarıya çevirdiğimde harika bir ormana girdiğimizi fark etmiştim. Sağımızda büyük bir nehir manzarası varken solumuzda doğanın en güzel halini görüyorduk. Bir anda içimdeki sıkıntı sona ermiş merakla etrafıma bakmaya başlamıştım. Camı sonuna kadar açıp kafamı dışarıya çıkarmıştım. Hayatımda ilk defa doğanın kokusunu bu kadar net alabiliyordum. Temiz hava beynime öyle bir vurmuştu ki sarhoş gibi olmuştum diyebilirim. Fakat bu eğlencemi Baran kolumdan tutup içeriye çekmesiyle son bulmuştu.

"Ne yapıyorsun ya?" diye sorduğumda gülerek bana bakıyordu.

"Bir de dilini çıkarsaydın Bahar. Kapı yanlışlıkla açılsa ne yapacaksın?"

Cümlenin sonuna doğru kaşlarını çattığında ikinci cümlesini es geçerek sinirle ona döndüm.

"Sen bana köpek muamelesi mi yaptın az önce?"

"Yok canım nerden uydurdun?" dedi suratıma bakmadan. Ama içinden kıs kıs güldüğüne yemin edebilirdim.
Moralim bozulmuş bir şekilde arkama yaslandığımda ormandan dışarıya çıkmıştık bile. Ufak köye benzer bir yere gelmiştik.

"Daha ne kadar gideceğiz?" diye sorduğumda 'az kaldı' diyerek çalan telefonunu cevapladı. Arayan bu sefer bizimkilerden birisiydi galiba.

"Tamam Ali, konumlarımız açık zaten. Sen merak etme, en kısa sürede halledip sana dosyaları bilgisayardan göndereceğim."

"Ali miydi? Bir de ben konuşsaydım onlarla. Şimdiden onları özledim."

Baran kafasını bana çevirerek omuzlarını kaldırmıştı. "Seni onların yanına göndereyim mi?"

Bir umut bunu kabul etmemi bekliyormuş gibi duruyordu. "Gitmemi dört gözle bekliyor gibisin. Ama sana bir şey söyleyeyim mi? Gitmem." Tekrar arkama yaslanarak bacak bacak üstüne atmıştım. Resmen benden kurtulmak için fırsat kolluyordu. Ama çok beklerdi. Buraya tatile gelmiştik, fakat o işlerini rahat halledebilmek için gitmemi istiyordu.

Yaklaşık on dakika sonra araba yavaşlamış ve büyük bir evin önünde durmuştu. Baran, ben arabadan ineceğim sırada kolumu tutmuş ve bana dönmüştü. Vaaz verecek gibi duruyordu.

"Bak Bahar, madem benimle geldin, uslu duracaksın tamam mı? Yanımdan bir dakika ayrılmak yok."

"Merak etme, buradaki insanların dillerini bilmiyorum zaten. Bir şey yapamam."

Baran memnuniyetle gülümserken bende gözlerimi devirmiştim. Sanki yaramaz bir çocuğa uslu dur lütfen diye yalvaran bir baba gibiydi. Arabadan inip bizi karşılayan sarışın yakışıklı adama doğru yürümeye başladık. Ben adama güzelce gülümserken Baran bir anda önüme geçmiş ve görüş açımı kapatmıştı.
Yavaşça bana doğru dönerek "Başka adamlara salya akıtmanın cezasını sonra kesicem senden." dedi ve adamın arkasından içeriye girmişti. Baran'ın tehdidinden sonra tüylerim diken diken olmuştu. Ne yani, yakışıklı adamlara da mı bakamayacaktık?

Bende arkalarından hızla içeriye girdiğimde yaşlı bir kadın yanıma gelerek elimdeki paltomu almıştı. Baran ve diğerlerinin yanına girdiğimde çoktan oturup konuşmaya başlamışlardı. Bende Baran'ın yanındaki boş koltuğa geçerek anlamamama rağmen onları dinlemeye başlamıştım. Can sıkıntısından olsa ki habire iç çekiyordum. Baran da bunu anlamış gibi yandan bana bakmış ve kaşlarını çatmıştı.

"Sıkılacağını biliyordum bu yüzden otelde beklemeni istemiştim." Bana bakmadan fısıldamıştı. Ben ne yapsaydım? Bu kadar sıkıcı olacağını bilseydim zaten gelmezdim. Kafamı çevirip gözlerimi salonda gezdirirken gözüm paltomu alan yaşlı kadında durdu. Bana 'gel' işareti yapıyordu. Yavaşça ayağa kalkıp kadının yanına gideceğim sırada Baran kolumdan sımsıkı tutmuş ve kendine çevirmişti.

Sahte Gelin (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin