29 🕊

4.8K 287 44
                                    

Ayağımdaki sızlama ile yavaş yavaş bilincimin yerine geldiğini fark ettiğimde gözlerimi açmaya çalışmıştım ama ne var ki o kadar ağırlardı ki açamıyordum. Vücudum yorgunluktan kendisini işlevsiz hale getirmiş gibiydi. Yaşıyordum, ama ölmüş gibiydim. Yerimden kalkamayacak gibi hissediyordum. Gözlerimi en sonunda yavaşça açtığımda camdan vuran ışık beni çok rahatsız etmişti. Elimle siper ettiğimde yanımda bir varlık hissetmiştim. Gözlerimi çevirdiğimde Nazlı elimi tutmuş bir şekilde sandalyede uyuyordu. Etrafıma bakındığımda hastane odasında olmadığımı fark ettim. Yine de kolumdaki serum ve diğer aletleri gördüğümde evde özel bakım gördüğümü anlamıştım.

Uzandığım yerde yavaşça doğrulmaya çalıştığımda Nazlı hareketlendiğimi hissettiğinde uyanmıştı. Şaşkınlıkla bana baktığında gözleri dolmuştu.

"Bahar..." diyerek hemen bana zarar vermeden sarılmıştı.

"Çok korktum sana bir şey olacak diye!"

Bende ona sımsıkı sarıldığımda gerçekten çok mutluydum. Artık güvende, sevdiğim insanların yanındaydım. 

"Diğerleri nerede?" diye sorduğumda gülerek benden ayrılmıştı.

"Yemen için mutfakta yemek hazırlıyorlardı. Eğer aralarından birisi sinir krizi geçirip birbirlerine düşmediyseler hala mutfakta olmaları lazım."

Gülerek ona baktığımda aklıma direk Ali gelmişti. O ne yapmıştı? Neredeydi?

"Ya Ali? O nasıl? İyi mi? Ne oldu ona?" diye soracağım sırada kapıda gördüğüm silüet ile ağlamaya başlamıştım.

"Ali..."

Ağlamaya başladığımda Ali hızla yanıma gelerek bana sarılmıştı. "Özür dilerim Bahar. Hepsi benim yüzümden oldu-"

Lafını keserek özür dilememesi için onu susturmuştum. "Senin hatan değildi Ali. Seni daha önceden uyarmam gerekiyordu. Her şey benim yüzümden oldu."

İkimiz de kendimizi suçlarken aslında ikimiz de hayatta olduğumuz için kimin suçu olduğu önemli değildi. Hayattaydık ya gerisi hiç önemli değildi.

"Onları asla affetmeyeceğim Bahar. Hepsini geldikleri yere geri göndereceğim." dediğinde gülümsemiştim. Gerek yoktu aslında. Artık akıllanmıştım. Aptalca şeyler yapmayacaktım bundan sonra.

"Artık bir önemi yok Ali. İkimizde sapasağlamız. Onlar cezalarını elbette çekecekler." diyerek ondan uzaklaşmıştım. Gözleri kızarmıştı.

"Ağladın mı sen?" diye sorduğumda hemen kafasını sallayarak ayağa kalkmıştı.

"Hayır, ne münasebet." diyerek kafasını çevirmişti. Anam, bizim sert çocuğumuz utanmış mı?

"Utandın mı?"

"H-hayır diyorum ya. Yok bişeyim." dediğinde Nazlı'yla gülmeden edemedik. Bunlardan mafya olsaydı kaç yazardı. Bunların böyle yufka yürekleri varken.

Bu sırada uzaktan duyduğumuz bağırma sesleri ile kulağımızı dört açmıştık. Egemen birisiyle kavga ediyordu.

"Bana bak doktor! Kız dört gündür uyuyor. Hele bir uyanmasın senin fişini çekerim anladın mı? Şimdi git yengemi kontrol et. Hadi."

Duyduklarımla yanaklarım kızarırken Egemen'in bana yenge demesi çok hoşuma gitmişti. Benim için böyle endişelenmesi de çok tatlıydı. Ayrıca dört gündür uyuyor olduğumun farkında bile değildim.

Ali nazikçe arkasından kapattığı kapıyı Egemen bir çoşkuyla açtığında korkuyla yerimizden sıçramıştık. Kafasını uzatıp bana baktığına anında solan yüzü açmış koşarak yanıma gelmişti.

Sahte Gelin (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin