-6.BÖLÜM-

2.6K 166 21
                                    

Yazan: SeKaiLover


Ikisininde gözleri birbirinin dudağında biraz oyalandıktan sonra ise birbirlerinin yakıcı gözlerine baktılar uzun süre. Jongin yeniden dudaklara odaklanıp hafif bir tonla ona yaklaştı... Dudaklarını Sehun'un dudaklarına sürttü. Ama aniden duydukları ses ile Sehun onu sertçe itmiş, yana doğru yuvarlanmasını sağlamıştı. Kalbi çarpmaya devam ederken, duyduğu sesi henüz tanıyabildi Sehun. O olmasın diye dua etmeye başlayacaktı neredeyse. Artık imkansızdı tekrar duyduğunda anladı, kötü şeyler olacağını ve yanlış yaptığını.

"S-sen...S-siz?...B-burada...N-neler oluyor?" Baekhyun ağlayacak gibi görünüyordu, heran. Gözleri çoktan dolmuş, kekeliyordu."B-baekkie... D-dur!" Sehun donmuş olsa da ağzından bir şeyler çıkabilmişti. Baekhyun koşarak çıktığında, Sehun peşinden gitti kalkarak. Jongin içinde bulunduğu duruma sırıttı. Şuan bir drama falan çekiyor gibi hissetmişti. Elini dudaklarına sürttü, onu öpme hissi bile bu kadar kuvvetliyse daha fazlası nasıl harika hissettirirdi kim bilir? Jongin daha fazlasını denemek istedi o an. Ama nasıl yapacağını bilemiyordu. Sevgilisi olan insanlara bulaşmazdı genelde. Sevgilisi olan birisini bile baştan çıkarabilir miydi acaba?. Yeni planları bunu mutlaka deneme yönündeydi.

Sehun, Baekhyun'un arkasından koşarak ona yetişti ve kolundan tutarak hızla kendine çevirdi. Baekhyun kolunu silkeleyerek ondan kurtuldu hemen. Sehun onu üzmek istemiyordu, ona böyle bir şey yapmazdı. Ne söyleyeceğini dahi bilmiyordu, ona nasıl izin verdiğini de. Sadece tek yapabileceğini yaparak üzgünce baktı Baekhyun'a. Ama pek bir anlam ifade etmiyordu bu.
"Bir süredir benimle görüşmemenin sebebi o muydu? Hiç yanıma gelmemen veya beni özlememen, onun için miydi? Sürekli spor salonunda vakit geçirmen... Beni bir süredir umursamadığını farketmiş olsam da bir şey dememiştim. Ama..aldatmanı..beklemiyordum..gerçekten. Kandırman gerekmezdi, sadece bitirmek istediğini söylemeliydin!" Baekhyun ondan bunu beklemiyormuş gibi bakıyordu, onaylamayarak.

"Baekkie ben...ben orada uzanıyordum ve aniden oldu, çok şaşırmıştım, donmuştum sanki. Böyle bir şeyi yapacağını düşünmedim ve istemedim! İsteyerek sana ihanet etmem! Beni tanımıyor musun?" ellerini iki yana sallayarak istemediğini belirtmeye çalıştı. Tabi istememişti. Öylece durup öpülmeyi bekleyen de o değildi zaten. Kendine karşı koyamamıştı, yinede. Sadece o an büyülenmişti, karşısında büyülenmemeyi imkansız kılan varlık yüzünden.

Baekhyun buna biraz zor inanırdı. "Yalan. Yalan değil mi? Her şeyi gördüm zaten... Sen beni duyana kadar bekledin değil mi? Orada olmasaydım...? Ona engel olmaya çalışmalıydın, seni aptal!" ama yinede bir tarafı inanmak için direnişteydi, hala. Ona bağırırken gözyaşları akıyordu. Yıllardır birlikte olduğun, güvendiğin biri tarafından kandırılmak ne kadar acıtıyordu böyle.

"Özür dilerim! Hatalıydım ama anladım bunu, affetmeni bekleyeceğim. Beni affedeceksin değil mi?" Sehun yanında olan tek kişiyi kaybetmeye nasıl dayanırdı? Baekhyun bunu biliyordu ama yinede hemen affedemezdi onu. "Sehun benden hemen bunu isteyemezsin, bunu ilk defa yaşıyorum ve bu yüzden ne yapacağımı bilmiyorum! Bana zaman ver. Ara verelim olur mu? En iyisi bu sanırım. Daha iyi olacak böyle. Düşünmem için zaman ver ve beni bir süre rahat bırak." Sehun, o yeniden arkasını dönüp gidecekken bileğinden tuttu nazikçe.
"Uzun sürse de beklerim. Yeter ki benden nefret etme, beni silme, bunu bana yapma lütfen Baekkie!" Sehun'un asık suratı Baekhyun'u biraz üzse de kolunu kurtardı ondan tekrar. "Bunu sindirebilir miyim bilmiyorum." son kez dönüp gitti.

Sehun üzülüyordu tabi ki, tamamen hayatından çıkmasını isteyeceğini düşününce bile kötü oluyordu. Sevgili olmasalar bile onun yanında olmak yeterli olurdu, aralarında ki her şeyin sonlanmamasını umuyorken gözünden dökülen bir damlayı farketmedi.
Jongin onları izlerken yeniden sırıttı, "Oh Tanrım gerçekten de bir drama çekiliyor da benim mi haberim yok?" diye düşünsede onu ağlarken görmekten hiç hoşlanmadı. Şaşkınken, sinirliyken ve gülümserken daha güzeldi ona göre.

***

Baekhyun sıkıntıyla okula gitti. Chanyeol'e dört sene önce kendisini neden öptüğünü falan sormayacaktı, utanç verici olduğundan unutmaya karar vermişti. Arkadaşlıklarına kaldıkları yerden devam etmeleri bugünlerde olan en iyi olaydı. Onunla takılıp kafasını dağıtabilirdi biraz olsun. Baekhyun üzgün üzgün otururken Chanyeol ona kaçamak bakışlar atıyordu, konuşmak için konu düşünürken. İkiside şu dakikalarda sıkıntıdan patlamak üzereydi. Oflyarak kafede ki öğrencileri izleyen Baekhyun'un karnını dürtüklüyordu Chanyeol.

Baekhyun ters bir bakış atarak -ters ters bakması bile çok sevimliydi- sıkıntılı bir sesle "Yapma Chanyeol..." dese bile Chanyeol umursamadan koca sırıtışıyla dürtmeye devam ediyordu. Her dürtükleyişinde istemsiz olarak geri kaçarken de Baekhyun çok sevimli göründüğü için durmuyordu.
"Chanyeol! Yapma dedim..." sesi hala sakindi, görüntüsüne zıt olarak. Gerçekten bu sırık laf anlamıyor dürtmeye devam ediyordu. 

"Chanyeol! Sana.yapma.dedim. Neden anlamıyorsun! Dur artık." Baekhyun bu sefer ciddiyetini koruyordu -neredeyse- kulaklarından duman çıkacak gibiydi. Ne vardı bu kadar sinirlenecek? Chanyeol'den gelen herhangi bir temasa dayanamaz haldeydi kesinlikle.

"Bundan sonra dokunmam bile! Seni bücür." Chanyeol kaşlarını çatarak, yüksek sesiyle söylenmişti. Yanyana oturan iki genç kafalarını zıt yönlere çevirdiler. Ve henüz bir kaç dakika olmuşken Chanyeol kafasını ona çevirerek tekrar onunla konuşmaya başladı. "Dün atlayıp bizde varız dediğim, yüzme yarışına gidiyor muyuz çıkışta?" 

Baekhyun biraz önceki sinirinin nereye uçtuğunu bilmeden gülümseyerek cevapladı. "Tabiki! O serserilerin korktuğumuzu sanmalarına izin verir miyim." Chanyeol kolunu onun omzuna atarak sırıttı "İzin vermezsin." kısa olan kare gülümsemesiyle Chanyeol'ün göğsüne hafifçe vurdu minik yumruğunu. Diğeri ise kocaman sırıtışıyla ona bu kadar yakın olmanın tadını çıkarıyordu.

Baekhyun muzipce sırıttı aklına gelen fikirle. Şimdi onu zayıf yakalayıp sinsice saldıracaktı. Sinir etme sırası bende diye düşündü. Baekhyun, Chanyeol'ün karnına dokununca, gıdıklama savaşına döndü olay. Baekhyun sesli bir şekilde gülerken onu gıdıklıyor, Chanyeol ise nefesi kesilecek gibi kahkaha atarken ellerini tutarak onu durdurmaya çalışıyordu faydasız olsa da. Etraftakiler onlara baksa bile sevimli bulunacak türden iki oğlan çocuğuna benziyorlardı.

Baekhyun, bu arada Chanyeol'ün üstüne üstüne gittiğini farkedememişti. Tabi sıradan düştüklerini de. Ve Chanyeol'ün üstünde olduğunu bile. Düşüşü farketmemesi doğaldı, Chanyeol'ün sert olduğu kadar rahat bedeninin üstündeydi nasılsa. Chanyeol'ü gıdıklarken resmen ite ite aşağı düşürmüş kendiside onun üzerine kapaklanmıştı. Her ne kadar uygunsuz bir pozisyon olsada ikiside hoşuna gitmediğini söyleyemezdi bunun. Bir kaç saniye göz göze ve üst üste geçen dakikadan sonra, apar topar ayaklanıp birbirine bakmayı reddetti iki genç. Okuldan çıkarken birbirleri hariç her yere bakıyorlardı.

Beraber otobüse bindiklerinde oturur oturmaz Chanyeol'ün başı tak diye Baekhyun'un omzuna düşmüştü. Gözleri kapalı uyuyor gibiydi ama habire hareket ediyordu hafif hafif. 'Bilerek mi yapıyor? Ah zaten sıcak.' diye düşünsede, Baekhyun bir şey söylemedi. Huzursuz hissetmemişti, bu durumu garipsemiş olsa bile. Peki onlar çok yakın arkadaşlardı, uzun süre görüşmemiş olsalarda. Garipsenecek bir durum yoktu. Chanyeol uykulu haliyle -eğer gerçekten uykuluysa- elini kısa olanın karnına sarmış resmen sarmaş dolaş oturuyorlardı, sesi çıkmıyordu Baekhyun'un. Anlam veremiyor olsa bile hoşuna da gidiyordu. Chanyeol ise mutluydu, onunla tanıştığı ilk günde, şimdide numaraları işe yaradığı için... Onu tanıma şansı olduğu için... Ona her geçen gün biraz daha yakın olduğu için...

Havuza vardıklarında hızla üstlerini değiştirerek alana girdiler.
"Chanyeol o kim?" Baekhyun kafasıyla ilerideki çocuğu işaret ederek sordu. 
"Seok Jin, yani benim yarışacağım kişi." bastırarak söyledi Chanyeol.

"Baksana Yeol, o çok karizmatik boşver yarışı onunla tanışalım." Baekhyun sulanmaya devam ederken gözlerini utanmadan ondan ayırmıyordu bile. İleri doğru bir adım atınca Chanyeol onu soyunma odasına sürüklemişti koluna girerek. "Baek ince ve uzun boylulara zaafın mı var senin Tanrı aşkına? Sevgilin var hem... Yaptığın çok yanlış." içinden ekledi 'Sevgilin varken sana sulanıyor olmam kadar yanlış. Neden lanet olası zaaflarından biri değilim...'

"Evet zaafım var Chanyeol, uzun olanların hepsini istiyorum. Sevgiliymiş pıft öyle sevgili olmaz olsun, onu terkedeceğim." Baekhyun bir hayli ciddi görünürken Chanyeol cesaretlenerek sordu, "Peki...b-ben? Banada zaafın var mı?" tabiki böyle bir soru beklemeyen Baekhyun ağzını kocaman açmış, böyle bir soruyu nasıl sorduğuna inanamayan Chanyeol ise gözlerini ayırmış, yanaklarındaki pembelikle zihninde kendini tokatlıyordu. Gerçekten şuan ikiside, hayalet görmüş iki küçük çocuk kadar sevimli ve komik görünüyorlardı.

Bir cevap alabilmeyi veya en azından bunun olumsuz bir şey olmamasını umarak dudaklarını ısırıyordu Chanyeol. 

"Tabiki! Sanada zaafım var. Niçin en yakın arkadaşımsın? işte bunun için." Baekhyun tedirgin şekilde mi cevaplamıştı? Bu söylediğine kendisinin inanması gerekiyordu önce. Çünkü buna kendisi bile inanmadığı için Chanyeol'u da inandıramamıştı. Açıkça korkarak cevap verdiği anlaşılıyordu. Baekhyun, onu beğenmiyordu Chanyeol'ün düşüncesine göre. Aslında öyle değildi. Ama bunu itiraf etmesi zordu, kendine ve Chanyeol'a.

|SUDDENLY|✓Where stories live. Discover now