Ben evin en küçük çocuğuydum. Bir ablam üç ağabeyim vardı. Ablam babamın isteğiyle okumamış, hayallerinden vazgeçmiş ve yeni hayatına başlamak için şimdiden çeyizlik yapıyordu.
Henüz 19 yaşında, çok güzel ve alımlıydı. Griye kaçan mavi gözleri, simsiyah hafif dalgalı saçları, biçimli yüzü, dolgun dudakları ve elmacık kemikleriyle her zaman dikkatleri üstüne çekerdi. Yaşına rağmen talipleri onunla evlenmek için sıradaydı her zaman. Bugüne kadar babam ona uygun birini görmemiş ve hâlâ kimseye vermemişti. Kendisinin kaderi belirlenmiş, ve evlenmekten başka çaresi kalmamıştı.Kendisi istemese de babamın zoruyla evlenirdi eninde sonunda. Onun kaderi belirlenmişti evet ve benim kaderimin de onun ki gibi olmasını istemiyordum.
Benim hayatımı kimsenin yönetmesini istemiyordum. Ablamla çok iyi anlaşıyorduk. Aramızda 3 yaş vardı ama bu üç yaş hiçbir şeye engel değildi.
Ablam her zaman kendinden bahsederdi ve ne kadar mutsuz olduğunu, ne kadar çok sıkıldığını, içinde bulunduğu durumu bana anlatmaktan hiç sıkılmazdı, ve anlatırken sanki içi rahatlar gibiydi. Ben onun hissettiklerini ve yaşadıklarını gördükçe ve duydukça daha çok korkuyor, korktukça daha çok çabalıyor ve dua ediyordum..
şimdiye kadar kimseye hayallerimden bahsetmemiştim ama bahsedeceğim ilk kişi ablam olacaktı. Yanına gidip oturdum ve konuşmak istedim.
-Abla?
+Efendim gülşencim
-Biraz konuşabilirmiyiz?
+Tâbii ki konuşabiliriz canım benim konu nedir?
-Iıı nasıl anlatsam bilemedim ki.
+Canım rahat olabilirsin biliyorsun herşey aramızda.
Dedi ve bana sarıldı.Birazda olsa rahatlamıştım.
-"Abla benim hayallerim var. "
Dedim bir anda.Ablam meraklı bakışlarla bana baktı ve hemen ;
+"hmm neymiş bakalım hayallerin? anlat bakalım ?"
-"Ben okumak istiyorum. İstediğim hayatı yaşamak istiyorum. Kimsenin benim hayatımı yönetmesini istemiyorum. " dedim. İsyan edercesine...
Ablamın gözleri doldu ve sanki imkansızı istiyormuşum gibi baktı bana
-Ne oldu abla? Yanlış bir şey mi söyledim yoksa?
+canım kardeşim bak! Ben senin üzülmeni hiç istemiyorum ama sen de yaşadığımız köyün insanlarını, babamı biliyorsun. Neler derler sonra.. Senin okumana izin vermezler. Bizim yaşadığımız bu yerde kızların okuması diye bir şey söz konusu bile olamaz biliyorsun . Neden bunları bile bile sonunda üzüleceğini bildiğin halde böyle hayaller kuruyorsun ki?
Dedi. O da umutsuzca..
Ablamın söyledikleri beni çok etkiliyor, onun söylediği her cümle başımı döndürüyordu adeta. Canımı çok yakmıştı bu gerçekler. Ve hemen toparlanarak;
-"Hayır! Ben okuyacağım zorla da olsa dayakla da olsa sonu ölüm bile olsa ben yine okuyacağım ve hayallerimden vazgeçmeyeceğim." Dedim.
Gözyaşlarım boğazımda düğümlenmişti ve hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlamıştım.
"Eğer gözlerinizde dökülecekse bir damla gözyaşı, bu umutlarınız için olsun. Eğer kırılacaksa kalbiniz , bunun sebebi sadece hayalleriniz olsun. Çok sonradan anlayacaksınız ki o yaşlar, içinizde ki umut tohumunu yeşertecek. Kırılan o kalp, belki yüzlerce binlerce kalbi saracak ve en önemlisi de kalbinizin yüzlerce defa kırılmasının önüne geçecek ve tekrar tekrar kırılmasına müsaade etmeyecektir. Bu yüzden her zaman umut edin, Çünkü umut ettiğiniz kadar var olacaksınız."