Serra, kaza yapmış.

"Daha ne duruyordu burada? Hadi, gidelim." diyen Ahmet bir anda kolumdan tutup beni çekiştirmeye başladığında kendimi ona bırakmış ve bunu yapmaya devam etmesine izin vermiştim. "Serra." dedim bilinçsizce. "Çok mu kötü duru mu? Bir şey dedi mi babası?"

"Onu gidince öğreneceğiz. Sen, hastanenin adını söyle." dedi Hilal. "Babası söylemiş olmalı. Söyledi di mi, hatırlıyorsun?"

Başımı belli belirsiz sallarken gözlerimi kapattım. Kapattım çünkü dolmaya başladıklarını hissetmek istemiyordum. Ağlama hissiyatına kapılıp kendimden geçmek istemiyordum. Şu an yapmak istediğim bir şey varsa o da kesinlikle Serra'yı görmekti.

"Bahadır, bir şey söylesene!"

Omzumdan sertçe dürtülmemle hastanenin adını söylemem bir olmuştu. Gözlerim açılırken Ahmet de beni çekiştirmeye kaldığı yerden devam etmiş ve aşağı indirmişti.
Cebimdeki araba anahtarını çıkarıp Ahmet'e uzattım. Bir an bile beklemeden alıp arabayı açtı ve bindi. Kızlar da aceleyle arka tarafa yerleşirken ben de attığım iki üç sarsak adımın ardından ön tarafa binmiş ve camı açarak bakışlarımı dışarı çevirtmişim.

Serra, kısa bir zaman içinde ona ısınmamı sağlamıştı. Büyü gibi bir şey olmuştu bu benim için. Sonrasında ise beklemediğimiz bazı yakınlaşmalar yaşamıştık. Daha doğrusu ortak olduğumuz yalan sebebiyle yaşadığımız ufak tefek yakınlaşmalar...

Yaşanılan bu şeyler ilk de ortaya atılan yalan yüzünden olsa da içimde ufak tefek şeylerin kıpırdanmasına sebep olmuştu. Her serinde Oğlum, bunlar yalan. Üç beş güne geçip bitecek, desem de laf dinletememiştim kendime. Sonrasında ise içimde yaşanan o ufak kıpırdamaların yerini adı sanı belli olan duygular alıvermişti.

Özellikle de baş başa yemek yediğimiz akşam tanışmıştım ben bu duygularla.

O akşam, her şey o kadar güzeldi ki hiç bitmesin istemiştim mesela. Hiç ayrılmak istememiştim onun yanından. Ayrı bir mutluluk yaşamıştım. Tabii yaşadığım o mutluluk da Serkan ile onu sarılırken gördüğüm ana kadar sürmüştü.

O gün, onları o hâlde gördüğüm an her şey bir toz gibi uçup gitmişti sanki. Hissettiğim şeylerin yerini hayal kırıklığı kaplamıştı çünkü onunla olma düşüncesi vardı aklımda. Düşünceden ziyade güçlü bir histi bu.

Ben bu kızla olacağım sanırım ya. Baksana duvar gibi olan beni içten içe ne hâle çevirdi.

Bu düşünceydi aklımda dönüp duran. Bunun heyecanıydı içimi sarıp sarmalayan. Bu yüzden bunları hissedip düşünürken onu başka biriyle sarılırken görmek başka bir ruh hâline sokmuştu beni. Bunun etkisiyle nasıl davranacağımı bilmediğim için de en kolay seçeneği seçmiş ve ona ters davranmaya başlamıştım. Kaçış yolu zannetmişim böyle davranmayı.

Bu yaşanılan durumun yanında bir de Harun ile yemeğe çıkması ve de Harun'un onu öpmesi vardı tabii. Son yaşanılan şey her şeyden daha çok kötü hissettirmişti beni. Harun'un onu öptüğünü bizzat Serra'dan duymak.

Sıkıntıyla soludum.

Ne berbat bir şeydi bu.

Beklemediğim bir anda yanağımda hissettiğim bir iki damla yaş irkmeme sebep olurken elimi kaldırıp hızlıca yanağımı sildim ve derin bir nefes alıp verdim. Geçen her dakika hissettiğim ağırlık daha da rahatsız ediyordu beni.

ÇIKMAZ SOKAKWhere stories live. Discover now