[2.5]

48.3K 2.6K 1.6K
                                    

[Adamlar-Sarılım Birine]

***

İki büklüm bir şekilde oturduğum sandalyede yarın gerçekleşecek olan davanın dosyasını incelerken odayı dolduran telefon sesi dikkatimi dağıttı ve bakışlarımı komodinin çevirmemi sağladı. Oturduğum yerden kalkarken gidip telefonu aldım ve gelen aramaya baktım. Hilal'ın görüntülü aradığını görünce de tekrardan sandalyeye oturup aramayı yanıtladım ve telefonu masada bulunan kalemliğe yasladım. O esnada ekrana görüntü düştü ve Hilal ile Neslihan görüş alanıma girdi.

"Selam!" dedi ikisi de aynı anda.

"Selam." diye karşılık verirken saçlarımı ellerimle düzeltmeye başladım. Oldukça dağınık ve gözüküyorlardı. "Müsait miydin acaba?" diye sordu Hilal. "Biraz şaftın kaymış gibi duruyor." Ellerimi saçlarımdan çekerken "Çalışıyordum." diye cevap verdim.

"Ama sorun değil. Kafam dağılır biraz."

"Biz de seni çok oyalamayacağız zaten." dedi Neslihan. "Hilal'e uslanmaz merakı yüzünden aramak zorunda kaldık."

"Hadi ya." derken kaşlarım havalandı. "Ne için merak duyuyor bakalım?"

"Dün gece Harun ile ne konuştuğunuzu çok merak ediyorum mesela." dedi. "Sormaya fırsat bulamadım bir türlü."

"Tahmin etmeliydim." dediğimde ellerini çenesinin altında birleştirip beklentiyle bana bakmaya başladı. Bu hâli karşısında onu bekletmedim ve "Yemeğe çıkmak istediğini söyledi." diyerek merakına bir son verdim.

"Ne?"

İkisi de aynı anda şaşkınlıkla konuştuğunda "Ben de reddettim tabii ki." diyerek devamını getirdim cümlelerimin. "Niyetini anlamışken yemeğe çıkamazdım onunla." Şaşkınlığını üzerinden atan ilk kişi Neslihan olurken "Peki o ne dedi?" diye sordu. "Tepki gösterdi mi?"

"Sen çok güzelsin, ben de bu yüzden seni yakından tanımak istiyorum gibi şeyler söyledi ama umursamadım. Ondan sonra da yanınıza geldim zaten. Bir daha da arayıp sormadı."

"Vay be!" dedi Hilal sessizliğini bozarak. "Seni daha iki üç kere görmesine rağmen randevuya çıkmak istedi. Nasıl etkilediysen artık."

"Hilal!" diye onu uyardığımda umursamaz bir tavırla omuz silkti ve "Ne?" diye sordu. "Yalan mı? Fıstık gibisin. Hiçbir eksiğin yok. Sence bu durumda etkilenmesi normal değil mi?"

"Neyse ne." diyerek geçiştirmeye çalıştım. "Bu dediğin şeyler umrumda değil."

"Aklıma bir şey geldi ya... Daha doğrusu hatırladım."

Neslihan, düşünceli bir şekilde konuştuğunda bakışlarımı ona çevirdim. "Ne hatırladın?" diye sordum ardından. "Geçen gün Bahadır bize geldiğinde Ahmet ona arkadaşlarıyla neden buluşmadığını sormuştu. Bahadır da hepsinin işi olduğunu söylemişti. Harun'un işi ise bir kuzla buluşmaktı. Acaba diyorum ki bu Harun birden fazla kuzu aynı anda yürütmeye çalışan tiplerden biri mi?

"Ay, şerefsiz mi yani?"

Hilal'in ani tepkisi karşısında histerik bir şekilde gülsem de kendimi hemen toparladım ve "Bilmem." dedim. "Gerçi nasıl biri olduğu da beni ilgilendirmiyor. Ne yaparsa yapsın."

"Bu arada dediği şeyi hatırladım." dedi Hilal de. "Ben de bunu duyunca Harun'un buluştuğu kızın Serra olduğunu söylemiştim. Bahadır da oturduğu yerde gerim gerim gerilmişti."

Sesi oldukça keyifli çıkarken göz devirmekle yetindim. "Aman!" dedim hemen sonrasında. Burada saatlerce konuşup Harun hakkında konuşacak hâlimiz yoktu. Mesela biraz da Bahadır ve Rabia hakkında konuşabilirdik.

ÇIKMAZ SOKAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin