[1.8]

48.5K 2.6K 1K
                                    

[Bağzıları-Zaten Kırılmış Bir Kızsın]

***

"Kalbim yaralı, gönlüm yaralı."

Hilal'in söylediği şarkı sözüne gülmekle yetindim. Bu akşam kız kıza dışarıda buluşmuştuk. Tabii onlara olan biteni anlatmıştım ve Hilal üzülmüştü. Evet, sanki olanlar gerçekmiş gibi üzülmüştü. "Abartma." dedi Neslihan gülerek. Hilal omuz silkti. "Ailesine ayrıldım demesi Bahadır ile sık sık görüşemeyeceği anlamına gelir." dedi. Bir ona bir bana bakıyordu. "Ve siz bunun bana verdiği acıyı bilemezsiniz." diye devam etti.

"Sık görüşsek ne olur, görüşmesek ne olur?"

Hilal bana sinirli bakışlarını yolladığında görünmez bir fermuar çeker önüme döndüm. Bu konuyu epey bir ciddiye aldığı için laf söylememek benim açımdan iyi olabilirdi.

Aramıza bir sessizlik hakim olduğunda "Ee." diyerek o sessizliği bozdum ve Neslihan'a çevirdim bakışlarımı. "İlişkiniz nasıl gidiyor?" diye sordum ardından. Gözlerime göre ikisi de birbiriyle mutluydu. Özellikle de Neslihan. İlk zamanlardaki o hâllerinden eser yoktu.

"Çok iyi." dedi mutlulukla. "Her şey olması gerektiği gibi."

"Belli." desim gülümseyerek. "Mutlusun. İlk zamanlardaki Neslihan yok karşımda. İyice şen şakrak bir hâle dönüştün. İlişki sana yaradı."

Cümlelerim üzerine gergin bir şekilde gülümserken kaşlarım havalandı. "Ne oldu?" diye sordum. "Yüzün bir değişti. Yanlış gözlem mi yapmışım yoksa?" Elini hayır dercesine sallarken derin bir nefes alıp verdi ve konuşmaya başladı.

"İlk zamanlardaki hâllerimin sebebi sendin Serra. Daha doğrusu benim kıskançlığımdı. Seni ve Ahmet'i kıskandım. Aklıma binbir çeşit senaryo geldi. Bu senaryoların ağına takılmış olmak da beni değişik bir ruh hâline soktu."

Duyduğum bu cümleler karşısında gözlerim şaşkınlıkla aralanırken "Yok artık." dedim. Dudaklarını birbirine bastırıp bakışlarını kaçırdı benden. Doğruyu söylemek gerekirse onun böyle düşüncelere sahip olacağını tahmin etmezdim. Sonuçta Ahmet ve benim birlikte olma ihtimalini düşünmüştü. Nasıl böyle düşüncelere sahip olduğunu anlayabilirdim ki?

"İyi anlaştınız. Gülüşüp duruyordunuz. Ben de saçma bir kıskançlığın içine girdim. Hatta bunun yüzünden Ahmet ile tartıştım ama neyse ki her şey düzeldi. Öyle olmadığını anladım. Anladığım zaman da kendimi sana karşı içten içe mahcup hissettim fakat dile getirip o hâllerim için özür dileyemedim. Aslında bakarsan seni çok tersleyip hor görmemiştim ama gülen yüz de göstermiyordum sana karşı."

"Bir dakika bir dakika." dedi Hilal. "Ben, senin gözünün önünde Bahadır ve Serra'yı shiplerken sen böyle mi düşünüyordun cidden?"

"Ne yapayım?" dedi omuz silkerek. "Yaptım bir aptallık."

"Kusura bakma ama." diyerek araya girdim. "Tam da dediğin gibi olmuş."

"Onu bunu bırakın da şu gelenlere bakın."

Hilal'in sesiyle konu dağılırken ikimiz de onun baktığı yöne baktık. Görüş alanıma Bahadır ve tanımadığım üç kişi girdi. İkisi erkek biri kızdı. "Yanındakiler kim?" diye sorup Hilal'e baktım. "Meşhur arkadaşları." dedi. "Pek tanımayız."

"Anladım."

"Bizim ilişkimiz merhabalık." diyerek konuşmaya devam etti. "Bir araya gelip vakit geçirmeyiz fakat birazdan gelecekmişiz gibi duruyor."

Dudaklarımı aralamış onları buraya çağırmaması gerektiğini söyleyecekken elini havaya kaldırdı ve "Bahadır." diye seslendi. Ardından da kaldırdığı eliyle gel işareti yaptı. Bakışlarım onların olduğu yere kayarken bize doğru geldiklerini gördüm. O an, kısa bir anlığına Bahadır ile göz göze gelince önüme döndüm ve sıkıntıyla ofladım.

ÇIKMAZ SOKAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin