[3.6]

44K 2.3K 802
                                    

Sezen Aksu-Ben de Yoluma Giderim

***

Bahadır Öztürk

Pislik insanın tekisin.

Seni asla affetmeyeceğim.

Serra'nın evden gitmene hemen önce yüzüme karşı kurduğu cümleler, arabaya binmeden önceki hâlleri ve dahası... Üç beş dakika içerisinde yaşanıp biten her bir olay o, bu evden çıkıp gittiği andan beri gözümün önünden gitmiyordu. Söylediği cümleler sanki daha fazla kötü hissedeyim diye kulağımda inat edercesine yankılanıyordu.

Bu durum karşısındaki çaresizliğim derin bir iç çekmeme sebep olurken dirseklerimi dizlerime yasladım ve ellerimle saçlarımı karıştırdım.

O, hiçbirini hak etmemişti ki.

"Dilimi sikeyim ya!"

Adeta tükürülecesine kurduğum cümlenin ardından ellerimi saçlarımdan çekip arkama yaslandım ve gözlerini dakikalardır üzerimden çekmeyen üç arkadaşıma baktım. "Ne var?" diye sordum ardından. Eş zamanlı olarak da başımı sağa sola ne oldu dercesine sallamıştım.

"Ben bilmiyor muyum ne yaptığımı? Ne diye suçluluğumu belli etmek istercesine bakıyorsunuz bana?"

"Senden böyle bir şey beklemezdim, Bahadır. Beni o kadar şaşırttın ki..."

Hilal'in şaşkın ve de kızgın olduğu ses tonundan bile belli olurken bir şey diyememiş ve gözlerimi ondan kaçırarak önüme dönmüştüm. "Serra, ona yaptığın muameleyi hak etmemişti." diyen Neslihan'a baktım bu sefer de. "Biliyorum." dedim ardından.  O esnada odayı dolduran telefon sesiyle dördümüzün de bakışları orta sehpanın üzerinde duran telefona doğru kaydı. Hilal, çalan telefonuna uzanırken bu sefer de duvarda ki saate çevirdim bakışlarımı.

02.15

"Efendim, Serra?"

Hilal'im cümlesiyle sanki bu anı beklermiş gibi oturduğum yerden bir hışımla kalktım ve yanına gidip telefona doğru uzandım. "Bana ver." dedim ardından. O ise kendini geri çekip tekrardan "Efendim." dedi. Bir yandan da Elini kaldırıp bana doğru tutmuş ve beklemem için işaret yapmıştı.

Hilal'in yüzü geçen saniyelerin ardından donuk bir ifade almaya başlarken kaşlarım çatıldı. O sırada titrek çıkan ses tonuyla "Hangi hastane?" diye sordu. Sorduğu bu soru karşısında "Ne hastanesi ya?" diye araya girerek telefonu elimden aldım ve kulağıma yasladım. O esnada aşina olduğum bir ses, bir adres söyledi.

Serra'nın babası...

"Bahadır, ver şunu! Ne dedi, hangi hastaneymiş?"

Hilal, donukluğunu üzerinden atıp telefonu eline aldıktan sonra sesli bir şekilde ofladı.
"Kapatmış!" dedi ardından. Ben ise ne olup bittiğini anlamaya çalıştım. Serra hastaneydi tamam, onu şu hâlimle zar zor idrak edebilmiştim ama sebebi neydi?

Başına ne gelmişti?

"Hilal, ne oluyor?"

Bakışlarım, sessizliğini bozan Ahmet'e kaydığında sorusuna karşılık "Serra, kaza yapmış." Cevabını aldı Hilal'den. Ondan sonra da bir şeyler dile getirmişti ama duymamıştım. Onun ağzından çıkan tek bir cümle odak noktam olmuştu.

ÇIKMAZ SOKAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin