[3.0]

45.6K 2.4K 1.8K
                                    


***

Gözlerimi yoldan bir türlü alamazken içimde binbir çeşit duygu birbirini kovalıyor gibi hissediyordum. Bu akşam yemeği benim için düşündüğümden de iyi geçmişti. Ayrıca Bahadır için de böyle olduğuna emindim. Yüzüne, gözlerine bakınca orada yatan mutluluğu ve de heyecanı görebiliyordum.

Yemekte, aşk meselelerinden konuşsak da konu sonradan farklı yerlere elbette gelmişti. Örneğin çocukluğumuza. Konu buraya kadar gelince de Bahadır, telefonunda bulunan küçüklük fotoğraflarını göstermişti bana. Hepsi o kadar tatlıydı ki "Bana bunları atar mısın?" diye sormamak için kendimi zor zapt edebilmiştim. 

"Neden gülüyorsun?"

Bahadır'ın sorusuyla güldüğümü fark ettiğimde kendimi toparladım ve ona baktım. Bana değil, yola bakıyordum. "Hiç, öylesine." diyerek omuz silktim. "Pekâlâ, öyle olsun." dediğinde tekrardan yola döndüm. O bana çocukluk fotoğrafını gösterip anılarından bahsettiği için ben de ona bildiğim, hatırladığım her anı anlatmıştım. Hatta bir ara çenem o kadar düşmüştü ki acaba sıkıldı mı diye düşünerek aniden susuvermiştim.

O ise beni dinlemenin güzel bir şey olduğunu söyleyerek beni tekrardan konuşmaya teşvik etmişti.

Böyleydi işte. Bu akşam, dediğim gibi her şeyiyle beklediğimden daha güzel geçmişti. Bu zamana kadar ilk defa oturup uzun uzun sohbet ettiğimiz için de bunu bir artı olarak görüyordum. En azından onu daha iyi tanıyabilmiş, aslında dışarıdan gözüktüğü gibi soğuk olmadığını fark etmiştim. Tamam bunu zaten duygularımı fark ettiğim zaman anlamaya başlamıştım ama bu yemek bana daha çok yardımcı olmuştu bu konuda.

"Geldik."

Kurduğu cümleyle bu düşüncelerden ayrılırken etrafa kısa bir bakış attım. Ardından da ona doğru dönerek gülümsedim ve "Bu akşam benim için güzeldi." diyerek küçük bir itirafta bulundum ona. Cümlem karşısında dudakları kenara doğru kıvrılırken gözlerini benden kaçırdı ve "Benim için de öyleydi." dedi.

"Karşılıklı olması güzel bir şey."

"Ee." diyerek bana döndü. "İlk zamanlarda benim hakkımda güzel şeyler düşünmezdin. Her ne kadar bunları dile getirmesen de öyle hissetmediğini biliyordum, biliyorduk. Şimdi be düşünüyorsun? İlk defa baş başa böyle güzel ve sakin vakit geçirdik ya hani ondan soruyorum."

Düşüncelerimi dile getirmesi şaşırmama sebep olsa da belli etmedim ve "Elbette iyi şeyler düşünüyorum." dedim. "İlk zamanlarda zannettiğim gibi soğuk biri kesinlikle değilsin."

"Değilim tabii." dedi göz kırparak.

"Ama..."

"Ama?" dedi sorarcasına. "Kötü bir şey mi yaptım yoksa?"

"Senden hâlâ bir gıcıklık seziyorum." dedim alayla. "Bir şey yapmasan bile."

"Nasıl bir gıcıklık mesela?" diye sorarken başını birazcık bana doğru yaklaştı. Aniden yaptığı bu hareket vücudumun gerilmesini sağlarken bunu belli etmemeye çalıştım.

"Gıcıklık işte." dedim yutkunmadan önce.

"Anladım. Sen tutulmaya başladığına göre arabadan inelim biz. Zorlanma."

Cümlesini gülerek kurduktan sonra beni beklemeden arabadan indi ve dışarıda beklemeye başladı. Ben ise kısa bir an ne demek istediğini düşündüm. Ondan sonra da bana yakınlaştığı için heyecanlandığımı anladığını fark ettim.

E ne bekliyordu ki zaten?

Bahadır, aşağı inmem için arabanın ön camına tıkladığında burada daha fazla durmayıp arabadan indim ve yanına gittim. "Bir akşamın daha sonuna geldik." dedi gözlerimin için bakarken. Başımı aşağı yukarı sallarken "Evet." dedim. "Geldik."

ÇIKMAZ SOKAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin