"Bağırmıyorum canım ne bağırması."

  Biz önümüzdeki işkerele ilgilenirken adım sesleri kapının önüne kadar gelmişti bile.
"Allahtan bağırmıyorsun Canan. Allahtan!"

  Kapıyı hızlıca açıp mutfağa giren amcam Yağızı bırada görünce kaşları çatıldı.
"Sen lavaboya gitmemiş miydin burada ne arıyorsun?"

  Elindeki bardaktaki suyu tek yudumda içip bardağı sakince tezgahın üzerine bıraktı.
"Önce oraya gittim, sonra da susayınca buraya geldim. Bir sorun mu vardı?"

"Yoo me sorunu olacak sordum öyle."
Bakışları bu seferde bana döndü.
"Olmadı mı daha kahveler? Bir saat oldu be kızım."

Yan yan baktım.
"Oluyor işte amca acelen ne?"

  Omuz silkip bçdolaptan bir bardak alarak musluktan şu doldurdu.
"Acelem yok da sen de amma yavaşsın be Hazan?"

  Amcamın sataşması az önceki paniğimin biraz hafiflemesine neden olurken göz devirdim.
"Hiçte bile yavaş falan değilim ben."

  Suyunu içip bardağı tekrardan doldururken elini beni geçiştirir gibi salladı.
"He he aynen."
Bardak tamamen su dolunca musluğu kapatıp Yağıza döndü.
"Ee sen daha neyi bekliyorsun burada?"

Sessiz sessiz duran Yağız amcamın sorusuyla yerinde kıpırdandı.
"Hiç öyle dalmışım ya."

"Bugün de herkes bir dalgın niyeyse. Çıkalım hadi gel, Hazan da kahveleri bir kaç saate yapabilirse gelir inşallah."

"Ha ha ha amca, bugün ne kadar da komiksin böyle."

Bir elinde bardakla yanımdan geçen amcam boştaki elini saçlarıma uzatıp karıştırarak çıktı mutfaktan.
"Amca napıyosun ya?"

Arkasından kapıya yönelen Yağız önümden geçerken oyuncağı elinden alınmış çocuk gibi acıklı bir bakış atarak çıktı mutfaktan.

Bir doyasıya hasret giderememiştik. Sıkıntıyla iç çekip neredeyse taşacak olan kahveyi son anda farkedip ocaktan aldım.

  Elimde kahve tepsisiyle terasa çıkınca herkesi aynı bıraktığım gibi sohbet ederlerken buldum.

  Kahveleri dağıtıp Yağızın yanındaki yerime oturduğumda kahvesinden höpürdeterek büyük bir yudum aldı.

"Imm biliyor  bu işi benim güzel yeğenim ha."

  Şımardıkça topuzumdan çıkan saçları havalı olduğunu düşündüğüm bir şekilde geri ittirdim.
"Yapıyoruz işte bir şeyler."

"Ellerine sağlık sev-"

"Öhö öhö öhö"

  Son anda Yağızın ağzından kaçırdığıyla içtiğim kahve boğazıma sıçradı. Elini sırtıma götürüp hafif hafif vururken bıyık altından gülümsüyordu.

"Helâl helâl."

   Ters ters bakıp sehpanın üzerindeki tepside duran suyu alıp bir yudum aldım.

"Övülmeye de gelmiyorsun be güzelim sende."
Amcamın alaycı konuşmasıyla gözlerimi devirip kötü kötü baktım.

"Uğraşmasana kızla Ali."
Canan abla bana göz kırparak amcamın kolunu çimdikledi.

  Yanı başımdan gelen telefon melodisi bakışların oraya dönmesine neden oldu. Yağız oturduğu yerden hafifçe doğrulup dar pantolonunun cebinden telefonunu çıkararak ekranına baktı. Kaşları çatılırken cevapla tuşuna basıp kulağına götürdü.

Acı Tatlı AşkWhere stories live. Discover now