3.3

769 43 1
                                    

Kalmışım ara yerde, tozdayım, dumandayım.
Kirli bir mekândayım, iğrenç bir zamandayım.

🍒

Yanımda cilveleşen, Abim ve Azra'yı umursamamaya çalışıyordum, lakin birbirlerine hitap şekilleri, aşk sözcükleri beni kusucak raddeye getiriyordu.

Yanaklarımı şişirerek ayağa kalktım. "Cenk nerde?" Savaş sonunda kafasını kaldırıp, "sınıftadır" Diyerek geri Azra'ya odaklanmıştı.

Onları umursamayarak okulun içine ilerledim, merdivenleri hızla çıkmış ve bizim sınıfın karşısında bulunan sınıfının içine girdim. Sınıftakilerin bakışları bana dönerken, "selam" Diyip bi gülüş sunmuş ve Cenk'in yanına oturmuştum.

"Hey kafanı kaldır artık" Diyerek telefonu onun elinden aldım ve cebime attım. "Nazlı! Ver şunu"

Bana göre masum gelen bakışlarımı ona sunarken, göz bebekleri büyüdü, hızlı bi şekilde nefes alıp verdiğini fark ettim. Ardıdan onun saçlarını katıştırarak ayağa kalktım.

Telefonu cebimden çıkartıp elimde sallarken, bana şaşkınca bakıyordu. "Gel ve al" Diyerek anında sınıfan çıkmış ve koridorda koştururken, arkama bakmadan merdivenlerden aşağı kantine inmiştim. Durup arkama baktığımda peşimden koşturduğunu fark ettim.

"Nazlı, buraya gel güzelim!" Diye bağırdı arkamdan. Ona sırıtıp kütüphaneye girdim. Arkamdan kapıyı kapatmıştım ve koca raflarına arkasında saklanıyordum.

Kapının açılma sesini duydum, bulunduğum yerden, kitabı biraz geriye itmiş ve kapıyı ardından kapatan kişiye bakmıştım. Beni yakalamaya çalışan Cenk'ten başkası değildi.

Beni bulmak için koca koca raflarına tek tek gezmeye başladı.

"Nazlı çık ortaya hadi" Diye mırıldandı.

Yavaş adımlarla, karşımda bulunan masanın altına girdim. Benim bulunduğum yerin bi kaç raf önündeydi, yani masaya girdiğimi görmesi bile imkansızdı.

İçimde ister istemez bi heyecan uyandı, elimde sıkı bi şekilde tuttuğum telefona bi bakış attım. Acaba telefonu açıp baksaydım, suç olur muydu?

Eheh, bence olmazdı canım.

Telefonu açtım, karşıma ekran kilidi çıktığında o an Cenk'in beni aradığını unutarak sesli bi şekilde ofladım. Ardından yaptığım salaklığı fark edince, elimle ağzımı kapadım.

"Güzelim, bak beni yorma. Nerdeyse çık ortaya, seni yemicem" Son dediği gülmeme neden olurken, elinle ağzıma daha çok bastırdım. Sonra telefona baktım. Ne vardı sadece bi kerelik ekran kilidi olmasaydı ve ben de rahat bi şekilde kurcalasaydım?

Hayır yani ne olurdu.

Bu düşüncelerimden uzaklaştıran şey ise, masa örtüsünün açılması oldu. Kafamı yavaşça sola çevirip baktığımda, Cenk bacakların üstüne çömelmiş sinir bozucu bi gülümsemeyle bana bakıyordu. Elimi dudaklarımdan çektim ve oflayarak masadan çıkmaya çalıştım.

O ayağa kalmış ve bana bakıyordu.

Ayağa kalkarak, kollarımı arkamda birleştirdim. "Selam" Dedim sırıtarak. O ise üzerime yürümeye başladı. "Telefon" Dedi sırıtarak. "Alayım"

"Telefon mu? Öyle bişey mi var?" Dedim geri geri giderken, kafamı arkama çevirdiğimde çıkmaz sokağın olduğunu fark ettim. Arkamda çıkış yerine pembe bi duvar vardı. Sırıtarak ona döndüm. "Yani benim için hiç fark etmez, geceyi burda geçirebiliriz. Ama sen yinede telefonu bana ver erkenden çıkalım"

"Bişey mi saklıyorsun?" Diyerek gözlerimi kıstım, ardından duvara çarpmıştım. "Şansımı seveyim" Diye mırıldandım sessizce. O ise pişkin pişkin sırıtarak bana doru geldi, aramızda bi adım bırakmış ve bana yukarıdan bakarken, ne kadar uzun olduğunu fark ettim.

"Ne münasebet, ben ne saklayabilirim ki?" Kafamı biraz yukarı kaldırdım. Malûm 1.67 boyla onun için çok da uzun sayılmazdım.

"Neden saklamayasın?" Eli, arkada kenetlediğim ellerime giderken, "hop, koçum sen naneyi yemedin mi?" Diye mırıldandım. Kafasını eğmiş ve gözlerimin içine tuhafca bakarken. "Hayır" Diye karşılık verdi. Şuan yakındık.

O bunun farkında mıydı acaba?

Farkındaydı, bilerek bunu yapıyordu hatta.

Göz göze gelip baktık bi kaç saniye birbirimize. Kalp atışımı onun duyduğuna da emindim. O tuhaf his bizi ele geçirdi. Biraz daha yaklaştı.

Yutkundum.

Kafamı geriye ittim biraz. Sonra derin bi nefes aldım. Sağ kolu, sol kolumda bulunan telefona uzanınca pes edip, onu biraz ileriye itmiş ve telefonu uzatmıştım. "Pekala, fazla ağladın. Al bakalım" Dedim ona verirken.

Daha fazla yakınlığı kaldıramazdım herhalde. Kalbim zaten vücudumdan çıkıcakmış gibi atarken, mideme ise kıramp girdiğini hissediyordum. Bi kaç adım ilerimde duran Cenk telefonu gülerek arka cebine koydu ve bana baktı.

"Sağol" Dedi sırıtarak. Ona dil çıkartıp, yanından geçerken omzuna çarptım ve kütüphane çıkışına ilerledim.

"Küçük hanım sinirlendi" Dedi arkamdan alaycı bi şekilde. kapıyı açıp, çarparak çıktım.

"Gerizekalı" Diye mırıldandım.

Sinir ediyordu.

Hoş bu da hoşuma gidiyordu.

🍒

Ama gözler kör, yüreği ile bakmalı insan.

Vişneli Şarkı 🍒 Yarı TextingWhere stories live. Discover now