52

1.7K 154 135
                                    

Jungkook en son ata bindiğinde yine arkasında Yoongi vardı. O zamanlar aralarında henüz bir şey yoktu ama yine aynı şekilde bir bilinmezliğe yola çıkmıştı onunla. Jungkook bu duruma içinden güldü. Gerçek şuydu ki onunla nereye isterse giderdi, sorgusuz sualsiz.

"Üşüyor musun?" Kulağının içine dolan sıcak nefes bedeninin ürpermesine neden oldu genç olanın. Öylesine yakınlardı ki titremesini hissettiğini anlamıştı.

"H-hayır, yani titreme nedenim o değil." Jungkook dudaklarını birbirine bastırarak dilini ısırdı. Verdiği gereksiz bilgi onun utanmasına neden olurken, adamın gülmesine neden olmuştu. Daha fazla yakın olabilirlermiş gibi belinden tutarak biraz daha kendine çekti Yoongi.

"Sadece biraz daha sabret bebeğim, birazdan seni ısıtacağım istediğin her şekilde.." Yoongi'nin konuşması Jungkook'un yüzünün kızarmasına neden olmuştu. Hatta göremediği her yerinin kızarmasına.. Ama yine de sözleri genci daha fazla isteklendirmişti. Bir şey demeden susup arkasındaki bedene yaslandı ve gidecekleri yere kadar bu şekilde dinlendi.

Bir süre sonra gözler önüne serilen yer Jungkook'un doğrulmasını sağladı. Gözleri etrafı incelerken söyleyecek bir kelime bulmaya çalışıyordu.

Yoongi onu nergislerle dolu bir yere getirmişti. Nergislerin çevrelediği küçük kulübe fazla huzurlu görünüyordu. Etrafta nergisler ya da ev dışında hiçbir şey yoktu. Fazla sessizdi..

"Hadi gel buraya." Yoongi, gençten önce inmiş ve onunda inmesi için ellerini uzatmıştı. Jungkook bir yandan etrafına bakarken diğer yandan sevdiği adamın ellerini sıkıca kavramıştı. Aşağı indiğinde Yoongi'nin eli hemen belini buldu ve yürürken yönlendirmeye başladı.

"Nergisleri gerçekten seviyor olmalısın.." Jungkook'un hayranlıkla konuşması adamı güldürdü.

"Hayır, seni gerçekten seviyorum Jungkook. Nergisleri seviyor olduğun için buraya getirdim seni. Ancak aklına başka bir şey geldiyse hemen gidebiliriz.." Yoongi'nin telaşlı hali Jungkook'a fazla tatlı gelmişti. Aklına başka bir şeyler gelmişti evet ama asla bu zamanı onları dile getirip zehir etmeyecekti. Hem nergisleri gerçekten de seviyordu. Sonuçta Yoongi onun nergis çiçeğiydi.

"Bana evini gezdirmeyecek misin Min Yoongi?" Jungkook'un sorusu adamı daha çok şaşırtsa da kendini hemen toplayıp kafasını sallamıştı. Elinden tuttuğu genç ile hızlıca yürüyerek küçük kulübeye girdi.

Buraya çoğu zaman yalnız kalmak için gelirdi. Jungkook olmadan önce.. Burası bir nevi adam için sığınaktı ve şimdi o gizli sığınağını en sevdiğiyle paylaşıyordu.

Jungkook küçük evin içerisine girince fark ettiği ilk şey çok temiz olduğuydu. Adamın buraya sürekli olarak geldiğini düşündü. İçerisinde bir yatak ve küçük bir şömine olan ev daha fazlasını barındırmıyordu.

Yoongi içeriyi aydınlatıp, şömineyi yakarken Jungkook yatağın ucunda oturmuş düşünüyordu. Kafası hala dönüyordu. Seokjin'in de dediği gibi bu içki diğerlerine hiçte benzemiyordu ve etkileri sürmeye devam ediyordu. Ancak aldığı kararı tamamen hisleri doğrultusunda yapmıştı. Yoongi'yi kimseyi istemediği kadar istiyordu. Bedenini ona sunmak ve onun tarafından beğenilmek istiyordu. Aklında dolanan bir diğer konuydu bu. Yoongi'nin kendisini beğenip beğenmeyeceğini bilmiyordu ve bu endişe içini kemirip duruyordu.

"Jungkook? Ne zamandır sana sesleniyorum iyi misin sen?" Yoongi'nin kendisini inceleyen bakışlarını gören genç hemen toparlanarak kendine geldi. Düşüncelerinin sesi öylesine yoğundu ki Yoongi'nin sesini duyamamıştı bile.

"E-vet iyiyim sadece bir şey düşünüyordum affedersin." Yoongi elinde tuttuğu odun parçasını yere bırakarak yatağa doğru yürüdü ve gencin yüzünü elleri arasına aldı.

Fernweh || YoonkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin