P~24

292 27 29
                                    

"Nereye gidiyoruz?"

"Cehennemin dibine."

"Yani evine gidiyoruz desene şuna." Anında ters bakışları beni bulunca sonu hüsranla biten kelime oyunuma da son verdim. Daha yeni çözüme ulaşmış vaka kafamı iyice allak bullak etmişken birini daha kaldıramazdım. Konuşmaya devam ettim sinir olsa da;

"Tam olarak evime bu yoldan gitmiyoruz. Beni kesmeyi mi planlıyorsun ıssız yerlere götürerek?"

Onu sinir edeceğimi bildiğimden durmadan soru sormaya devam ediyordum. Cevat sabır dilenircesine derin bir nefes aldı.

"Seni kesmek istesem ıssız yerlere götürmeme gerek kalmaz. Bir cinayetin üzeri nasıl örtülür çok iyi biliyorum."

Yutkunarak Cevat'ın konuşmasını dinledikten sonra cevap verecek cesaretimi de kaybettim. Son zamanlarda aksi, sinirli ve korkunç olmaya başlamıştı. Kaderime razı gelerek sessizce beklemeye başladım.

Biliyorum, eskiden de anlaşamazdık fakat son zamanlarda kavga etmeden duramıyorduk. Ettiğimiz her kelime birimize batıyordu mutlaka. Ya da son zamanlarda bu durum beni rahatsız ediyordu.

"Korkacağını düşünmemiştim."

Baygın bakışlarla ona baktım gözlerimi devirmeden önce. "Öleceğimi bilsem bu şekilde sessiz sakin oturur muydum sence?" Dedim cevap vermesini beklemeden. Kavga edecek halim yoktu şu anda. Kısa süre önce dayak yemiştim de. Tam olarak dayak sayılmasa da.

"Yanımda kalmak istiyor musun gerçekten?"

Bir anda neye uğradığını şaşırmıştım sorduğu soruyla. Neden böyle bir soru sormuştu onu da anlamış değildim. Kafamı olumlu anlamda salladım.

"O zaman beni takip et."

Diyerek arabayı kenara çekti. Nereye geldiğimiz hakkında en ufak fikre sahip değildim. Arabadan inerek karşısında durduğumuz binayı izledim. İçerisinde farklı etkinliklerin yapıldığı bir kurs binasıydı. Tek kelime etmeden Cevat'ın peşine takıldım tahminde bile bulunamazken.

Issız olmayan bir yer... İşlediği cinayeti gizleyecek zeki bir polis...

Sonum hayırlara vesile olur umarım. Binaya dahil olduğumuzda içerisinin kalabalık olması beni şaşırtmıştı. Beş senedir buradaydım fakat böyle yerlerden haberim yoktu. Benim yaşlarımda insanlar yanımdan geçerek farklı odalara dahil oluyorlardı. Hafif aralık kapıdan çember şeklinde dizilmiş kişilerin gitar çaldıklarını görmüştüm.

"İçerideyiz, seni bekliyoruz."

O kadar dalmıştım ki Cevat'ın telefonla konuştuğunu yeni farketmiştim. Tam da kiminle konuştuğunu soracaktım ki bir kapıdan içeri girmesiyle birlikte ben de bütün bildiklerimi unuttum.

İçi tamamen boş ve bir duvarı sadece aynalarla kaplı olan ışıklı odanın ortasında bir balerin usta hareketlerle zarifçe dans ediyordu. Çalan müziğe eşsiz şekilde ayak uyduran ve mükemmel fiziğe sahip bu kız Sevgi'den başkası değildi. Sayılması imkansız olan hızlı dönmelerinin sonuna doğru müzik de durmuştu. Sanki müzik ona ayak uyduruyordu.

Büyülenmiş şekilde onu izlerken Sevgi bizi farkederek yanımıza geldi. Parmaklarının ucuna çıkarak Cevat'a sarılınca düştüğüm hayal dünyasından da çıkmıştım.

"Unuttuğunu düşünmüştüm. Bu yüzden eve gitme yollarını düşünüyordum."

Yüzümü buruşturdum maruz kaldığım saçma muhabbet yüzünden. Ya yürüyerek gidersin ya otobüs ya da taksiyle. Bir de Cevat önemli bir şey söylüyormuş gibi dikkatle onu dinliyordu. Geri zekalı!

Pırlanta ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin