P~1

1.1K 80 11
                                    

Bölüm şarkısı: İndila - Run Run

Oturduğum koltuktan ayaklarımı yere sarkıtırken içinde fazla eşya olmayan odama göz gezdirdim. Elimdeki iş ilanlarının listesine bakarken en sonuncu iş ilanının üzerini karaladım. Adam bir gün tatil veriyordu, neredeyse bütün gün çalıştıracak aylık maaş da otobüs paramı bile karşılamayacaktı.

Üniversitede derslerim çoğunlukla erken saatlerde olduğu için part -time bir iş için uygundum. Neden doğru düzgün bir iş bulamıyordum?  Birinin parası iyiydi zamanı denk gelmiyordu. Birinin patronu gıcıktı daha iş görüşmesinde kavga ederek çıkmıştım. Diğeri aradığım eleman değilsin demişti. Neymiş, hayalindeki eleman böyle değilmiş. Hayalindeki elemanı bulup da ne yapacak merak konusuydu. Hatta sarışın eleman alıyoruz diyenler bile olmuştu. Resmen esmer olduğum için dışlanmıştım. Artık her türlü iş teklifine açıktım çünkü acilen kirayı ödemem lazımdı.

Apartman sahibinin bir tek süpürgesi eksikti. Evet, abartmıyorum.  Üniversitenin ilk yıllarından burada kalıyordum ve sadece bu yıl zorlanmışım para konusunda. Son iki ayı ödeyememiştim ve üçüncü aya geçiyorduk resmen, bu yüzden defalarca uyarmıştı. Kadının selam vermesi 'Parayı ne zaman ödeyeceksin?' şeklindeydi artık. Bunu nasıl yaptığı başka bir merak konumdu. Elimle yüzümü sıvazlarken kapı sesini duyunca uykulu gözlerle koridora baktım. Ağır adımlarla kapıya doğru giderken Süheyla abla olmasın diye dua etmeye başladım. Delikten bakarken gördüğüm manzarayla kafamı kapıya yasladım. 

Ne kadar da harika bir gün. Çay mı demlesem, kendimi mi assam karar veremedim ben de Bukovski abi.

Korkunun ecele faydası yok. Şimdi açmazsam bugün en az elli kere çalardı kapımı. Derin bir nefes alarak kapıyı açtım. Yüzüme sahte gülüş yerleştirirken

"Günaydın Süheyla abla" dedim en sevecen halimle. Aslında saat yedi bile olmamıştı ve daha kargalar neyse... Giydiği hırkanın önünü çekiştirerek ağır hareketlerle beni süzdü. Kendimden şüphe duyarken ben de kaşlarımı çatarak merakla üstüme baktım fakat siyah beyaz pijamalarımla gayet normal görünüyordum zannımca. 

"Üç ay oldu, ses etmiyim diyorum ama bir yere kadar yani. Ben de insanım sonuçta, paraya ihtiyacım var."

Ses etmiyorum dediği kirayı geciktirdiğim hergün kapıya dayanması gerçeğiydi. Beş tane kiracısı vardı benim dışımda fakat her seferinde çektiği yalancı çilesini anlatıyordu. İyisin abla iyisin.

"Anlıyorum Süheyla abla ama lütfen zaman ver azıcık -"

"Daha ne kadar zaman verecem? Üç ay oldu, koskocaman üç ay!"

Tükürücesine lafımı keserek çemkirdiğinde elimle yavaşça yüzümdeki ıslaklığı sildim.

"Anan, baban göndersin ya?!"

Tekrar derin bir nefes alarak gözlerimi kapattım. Kadın bana her sabah mükemmel meditasyon yaptırıyordu. Sabırlı olmalıydım çünkü kalacak başka yerim yoktu.

"Abla, yağmur duvarları yıkamış, evde tadilat var o yüzden gönderemiyorlar. Ben de isteyemiyorum."

Aslında haberleri yoktu beş parasız kaldığımdan. Paran var mı diye sorduklarında, çalışıp ödüyorum diyordum. Kendimi acındırmaktan başka çarem yoktu.

"Şimdi Süheyla abla, görüyorsun dört yıldır memleketimden, ana babamdan uzakta yaşıyorum.."

Bakışlarımı kaçırırken ağlıyormuşum gibi hava yarattım. Sesimi titrek tutmaya çalışırken kadının kaşlarını çattığını gördüm.

Pırlanta ✓Wo Geschichten leben. Entdecke jetzt