42.BÖLÜM

3.1K 193 53
                                    

" Hazal kalk geç kalıyoruz ! " diye bir ses.
Dinç , tok ve erkeksi bir ses , beni en iyi avutan rüyalarımdan koparmak istiyor !

Tek gözümü aralayarak retinamın güneşe karşı koymasını istedim ama anında kapattım . Sebepsiz yere bir homurtu çıkardım.

Benden beklediği tepkiyi alamayan Aras bir elini omzuma yerleştirip parmakları ile iyice kavradıktan sonra sarsmaya başladı.

" Kızım kalksana ya! " dediğinde bu sefer aklıma gelen bahaneyi savurdum.

" Daha alarm çalmadı ya,  ne geç kalması ?" dedim. Uyku o kadar tatlı geliyordu ki hiçbir şekilde yatağı terk etmek istemiyordum .

" Hazal uyan artık ! Senin uykun ne ara bu kadar ağır oldu ya ? " dediğinde istemeye istemeye yorganı tepikleyerek üzerimden attım.

Elimi komidine uzatıp üzerinde pat pat vurarak telefonumu bulma çabasına girdim. Sonunda bulduğumda elime alıp açma tuşunu aramaya başladım.

Tık sesi geldiğinde gözlerimi aralayarak ekrana baktım. 07. 23 ?
Aras'ın hala başımda olduğunu umursamadan odanın içinde " Hassiktir ya ! " diye bağırdım .

Okulda kalmam için tam tamına 17 dakikam vardı. Saatte kaç kilometre hızla hazırlandım bilmiyorum ama sınıfa daldığımız an tam Aras'ın adı okunuyordu. İlk dersimize giren fizik hocası ve tüm sınıf şu halimize katıla katıla gülmüştü.

Aras'ın tüm sınıfa attığı bir bakış tümünün susmasını sağladığında gülme sırası bizdeydi. Cidden korkaklardı .

Sıramıza oturduğumuz an çantaları kenara bırakıp ikimizde evde yarım kalan uykumuza devam etmeye başladık.

Teneffüs zilinin çaldığını fark ettikten sonra beni uyandıran Aras'ın ilk söylediği
" Yürü kantine gidelim. " olmuştu . Aslında sade acı bir kahve iyi gidebilirdi.

Kafamı olumlu anlamda sallayarak saçlarımı düzelttim ve ayağa kalkıp Aras'ın peşine düştüm.

Sohbet ede ede koridorları arşınlarken merdivenlerde edebiyat hocasının kötü bakışlarına maruz kaldık. Bu kadını cidden sevmiyordum.

Yanımızdan geçip gittikten sonra Aras

" Uğraşalım mı şu hoca ile ? " dedi.
Şeytansı bir gülümseme ile " Ne yapalım mesela ? " dedim. Benim gibi gülümseyip tek gözünü kırptı. Buda demek oluyor ki aklında efsane bir fikir var.

Bana söylemeyince kafamı olumsuz anlamda gülerek sallayıp kantine Aras'tan önce girdim. Dün Barış ile sohbet ettiğimiz kuyruğu görünce yüzümdeki gülümseme kayboldu.

Kuyruğa gireceğim sırada Aras
" Ne alacaksın söyle ... Dün sen ödedin zaten " diye sesini kısarak söylediğinde kaşlarımı çatarak

" Bu muhabbeti sevmiyorum sade kahve ve karam al " dedim. Duydukları ile göz devirdi ve " Sabah sabah " diye homurdanıp sıraya girdiğinde omuz silkerek ellerimi cebime yerleştirdim.

Gözlerim ile kantini tarayıp boş masa ararken hiç beklemediğim bir şekilde gözlerim okyanus kadar derin , gökyüzü kadar mavi bir çift göz ile buluştu.

Barış üzerine asker desenli bir tişört giymişti ve tişörtün belirli yerlerinde deri kumaş vardı. Koluna spor büyük bir saat takmıştı. Altında siyah pantolon vardı ve siyah renk bir ayakkabı vardı. Kombinine bayılmıştım ama gözlerimi gözlerinden ayıramıyorum. O ise benim ucu gri renkte olan saçlarıma bakıyordu . Değişiklik fark edilmeyecek gibi değildi ama bu kadar incelemesini garipsemiştim. Gözlerimi zorlayarak kaçırdım ve onlara biraz yakın olan tek boş masaya doğru yürümeye başladım.

ARIZA  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin