32.BÖLÜM

4K 188 20
                                    

Daha önce duymadığım bir müzik. 
Karanlığın içine notaları akıyordu.  Nerde olduğum konusunda bir fikrim yoktu. Hava her hücreme kadar üşütecek kadar soğuktu.  Dışarıda yağmur yağıyordu.  Hafif bir esinti pencereden içeri giriyor,  masadaki kağıtları dağıtıyordu ; kağıtlar umrumda değildi.  Bir slow müzik sonu acı ile biten bir masalı anlatır gibi evin odanın içinde usulca dolanıyordu. 

En son nerde olduğumu düşündüm,  ne yaptığımı ama düşüncelerimin önü tıkanmıştı sanki , zihnime yerleşen siyah gözlerden başka bişey yoktu. 

İçimde bir boşluk vardı ve tüm acılar bu boşluğa usul usul akın ediyordu. Sanki hayatıma dair tüm ayrıntılar hislerimi de yanında götürüp yok olmuştu.  Gözlerimi içinde bulunduğum odada gezdirirken buranın bana fazlasıyla tanıdık geldiğini fark ettim. 

Kaşlarımı çatıp odada gözlerimi gezdirirken ileride birinin yana doğru yattığını gördüm. Beton zemine ellerini yana koyarak yatıyordu. 

Şaşkın bir şekilde kim olduğuna bakmak için olduğu yere doğru yaklaştım.  Birçok işkence aletini , kurumuş kanları  yok sayarak ilerlerken bir rüzgar daha esti ve bu sefer masada duran kağıtların birkaç tanesi yere düştü.  Ne olduklarına bakmak için eğilip elime geldiği kadar alıp doğruldum ve karanlık odada pencere yaklaşarak Ay ışığının altında fotoğraflara baktım. 

Fotoğraflarda iki adamın farklı yerlerde konuşurken , el sıkışırken , bir çanta verirken,  arabaya binerken bir çok fotoğraf çekilmişti.  Farklı zamanlarda olduğunu kanıtlayan tarihler not düşülmüştü alt kısımlarına , farklı kıyafetler giyilmeside bunu destekliyordu. 

Fotoğrafları masaya bırakıp hala yerde hareketsiz yatan adamın yanına doğru ilerlemeye başladım. Yüzünü görecek kadar yakındım.  Önce bağlı kalmaktan morarmış bileklerine baktım. Ayakları ve elleri bağlanmış bir şekilde duruyordu. İçimde acıma duygusu oluşurken gözlerim  usul usul yüzüne tırmandı.

Kırışmış olan yüzünün her bir çizgisinde kan vardı.  Başı kanamıştı ve önce yüzüne sonra yatmakta olduğu beton zemine bulaşmıştı. Yorgun yüzü acıları içine hapsetmiş gibi durgundu.  35 yaşlarında hafif kilolu kısa boylu biriydi.

Fakat anlam veremediğim bir tanıdıklık hissi vardı. Ben bu adamla daha önce karşılaşmış olabilir miydim ? Yüzüne daha dikkatli bakmak için hafif dizlerimi kırıp eğildim.  Az önce fotoğraftaki adam bu adamdı bunu fark etmeme rağmen hala bu adamın kim olduğunu bulamadım. 

Daha önce karşılaşmış olabiliriz hatta emindim neredeyse ama nerede hangi durumda karşılaştık hiçbir fikrim yok. 

Arkadan gelen çocuk çığlıkları ile korkuyla doğrulup arkama baktım.  Korku tüm vücuduma nüksederken hala kesilmeyen çığlıkları dinliyordum.  İki veya daha fazla kız çocuklarının çığlıkları yeni fark ettiğim kapının arkasından geliyordu. 

Oda tamamen karanlık iken kapının altından ve anahtar deliğinden beyaz bir ışık geliyordu.  Bu kapının arkasında birilerinin olduğunu bilmek iyi hissettirmişti ama hala neden burda olduğumu bir türlü anlayamamıştım. 

Çığlıklar kesildiğinde ortalık yine sessizleşti.  Arkamda bir ses durunca kısa bir çığlık ile arkamı döndüm.  Öldüğünü sandığım adam acıya inliyordu. Korktuğum için vücudum fazla adrenalin hormonu salgılıyordu ve  buda benim nefes nefese kalmamı sağlıyordu. 

Adam önce ayaklarıma baktı sonra kahve gözlerini yüzüme tırmandırdı.  Göz göze gelince korkuyla geriye doğru sıçradı.  Bu hareketinden sonra refleks olarak bende geriye doğru hızla ilerlemeye başladım.  Sonra gözlerini benden çekti ve üst üste kırpıştırmaya başladı. Kendine gelmek istercesine kafasını sarstı ve gözlerini kapatıp uzun bir süre sonra açtı.

ARIZA  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin