34. BÖLÜM

4K 255 68
                                    

Sabah operasyonuna hazırlanan askerle aynı saatte uyanıp soğuk suyla bir duş aldım. Çantama beden kıyafetleri koydum ve Okul için hazırlanıp iyileşmeye başlayan elime farklı renkte bir eldiven geçirip motoruma binerek kestirmeden fazla hız yapmadan okula gittim.

Kahve içmediğim için birazcık huysuz olsamda henüz vaktim vardı. Sınıftan önce kantine çıkıp kendime sade bir kahve alıp en arka cam tarafında olan üç kişilik masaya oturdum.

Çantamın kenarında olan kulaklığı çıkarıp son ses bir müzik dinlemeye başladım.
Genellikle müzik dinlerdim çünkü çoğu zaman şarkıda sözlerde kaybolurdum. Müzikler dinlendirir şarkılar hüzünlendirirdi.

Kahvenin dumanı tüterken buharın izlediği yola bakmak rahatlatıcı buluyordum. Bu aralar verdiğim kararlarda acaba hata mı yapıyordum ? Kendimi başta kardeşlerimden öte insanlardan uzaklaştırarak yanlış mı yapıyordum ?

Bir an kendime düşündüklerim için kızdım. Yalnız kalınca tutunacak dal arayarak hataların onda olduğunu düşünen ezikler gibiydim fakat bu kararı ben verdim ve her ne olursa olsun arkasında durmam gerekiyordu.

Gözlerim okul bahçesine dalmış gidiyorken masanın hareketi ile bakışlarımı yavaş yavaş önüme çevirdim. Karşımdaki sandalyeye oturmuş beni izliyor olan Can ile göz göze geldim ve gözlerimi devirerek tekrar camdan dışarıyı izlemeye başladım.

Can bana doğru uzanıp tek kulaklığı çıkardı ve tekrar arkasına yaslandı.
Bende bıkkın bir şekilde diğer kulaklığı da çıkartıp yüzüne bile bakmadan kulaklığın kablosunu telefonun çevresine sardım ve cebime koydum.

" Barış sana birşeyler söylememi istedi . " dediğinde bakışlarımı Can'a çevirip umursamaz bir lakayitlikle " Niye gelip konuşamayacak kötü bir durumda mı ? " diye sordum.

Karşımda sertçe yutkunduktan sonra kendini zorlayarak tekrar söze girdi ve " Vücudu alışık onun kolay kolay yıkılmaz da bu kadar ilgili olma , yanlış anlaşılırsın . " dedi dalga geçer gibi

" Ne söyleyeceksen söyle ve mümkünse defol git . " dedikten sonra kendine biraz daha ciddi bir hava kazandırdı.

" Geri çekiliyoruz. "
" Anlamadım."
" Doğru duydun Sen kazandın. Bundan sonra sana bulaşmayacağız. "
" Neden bu bana hiç inandırıcı gelmiyor ? "
" İnanıp inanmamak sana kalmış. Bizden biri bu saatten sonra sana bulaşmayacak. " dedi.

Tek kaşımı sorgularcasına kaldırıp " Bu bana size bodrum oyununu düzenlemeden önce pes edercesine davrandığımı anımsatıyor. " dedim.

Kafasını olumsuz anlamda salladıktan sonra " Karşılık gelmeyecek artık Hazal. Diken üstünde gibi olma hatta git tüm okulda bu konu ile ilgili dedikoduların dönmesini sağla , cidden artık seninle uğraşmayacağız. " dediğinde gözlerimi devirdim .

" - Okulda herkesin korktuğu belalı çeteyi yeni kız alt etti - gibi dedikodular çıkarıp kendimi yükseltmeye çalışacak kadar ezik değilim. Yaşananlardan , yapılanlardan ve özellikle de yeraltı hakkında kimsenin birşey duymasına gerek yok. " dedim.

Cümlemi bitirir bitirmez zil çalınca çantamı alarak ayağa kalktım ve Can' a umursamaz bir bakış atarak arkama bile bakmadan çıkarak sınıfa gittim.

Sınıfa adımımı attığım ilk anda pencerenin kenarına yaslanarak arkadaşları ile sohbet eden Barış'ı gördüm. Göz göze gelmeden bakışlarımı sırama çekip kendimden emin ve umursamaz adımlarla sırama doğru ilerledim. Fakat pencere kenarında sıra eksikti. Ben en normalde en arka sırada tek oturuyordum. Eda ise benden iki ön sırada oturuyordu. Sıra eksilince Eda benim sadece 1 sıra önümde oturuyor olacaktı herhalde

ARIZA  Donde viven las historias. Descúbrelo ahora