⭐JM-9.Bölüm:'Bir zaman çocuklarıma öküz bir patronum vardı derim.'⭐

19.8K 1.1K 349
                                    


İyi okumalar

*Düzenlendi*


"Kalk Doğa! Geç kalacaksın!" oflayarak yastığı kafamın üstüne bastırdım. Sabah sabah Çağrı'nın bağırmasıyla uyanmak mı? Eh alarmdan iyidir en azından. "Bağırma be!" diye cırladım. Tabi yastık kafamda olduğu için sesim boğuk çıkmıştı.

"Cırlama lan sabah sabah!" diye bağırdı. Görmesede göz devirdim."Öküz!" Sesinden anlaşılacağı gibi kahkaha atmıştı. Oflayarak yataktan kalktım. İş veya okulu kim buldu allah aşkına? Özellikle sabahın köründe? Saçmalık!

Ayaklarımı sürüye sürüye banyoya gittim. Aynada kendimi görünce dil çıkarttım. Yüzümü yıkayıp odama geçtim. Dolabımdan siyah yarım atlet modelinde olan bir üst ve siyah yüksek bel yırtık kotumu aldım. Üzerine de kolsuz bol gömlek aldım. Ne sandınız? Elbise giyeceğimi mi? Her zaman giymezdim.

Kıyafetleri giyince boy aynasının karşısına geçtim. Tarağı elime alıp saçlarımı taradım. Hafif bir makyaj yapıp parfümümü sıktım.

Koşar adımlarla aşşağıya indim. "Günaydın yeşil gözlüsü." diye bağırdım gülümseyerek. Kafasını bana çevirip gülümsedi. "Günaydın Doğa'm." Gülerek yanağına öpücük kondurdum ve kahvaltıya göz gezdirdim.

"Oo, döktürmüşsün Çağrı'm" diyerek masaya oturdum. Tabağıma peynir, zeytin, salam ve kızarmış ekmek aldım. Ekmeğime reçel sürüp ısırdım. "Bugün seni ben bırakacağım. İşlerim var biraz." dedi ağzına salatalık atarken.

Kaşlarımı çattım. "Ne işin var?" omuz silkti çayından bir yudum alırken. "Birkaç malzeme almam gerekiyor. Evde bir şey kalmamış. Buzluk bomboş." Ev için mi? Ne alacaktı ki? Ev için bir şey eksik olduğunda birlikte giderdik. Tamam hadi bunları geçtim, her şey okay ama bizim mahallede de market vardı.

"Beni bırakmakla ne alakası olabilir Çağrı?" dedim ve ağzıma salam attım. "Canım pizza çekti. Malzeme alayım marketten pizza yaparız. Sizin şirketin yanında olduğu için gitmişken de seni bırakayım dedim Doğa." ağzımdakilerini yutunca, "İyide tek market bizim orda değil ki mahallede-"

Çatalını hızla masaya bıraktı. Çıkarttığı o tok sesiyle irkildim. "O markete gitmek istiyorum. Olamaz mı?" dedi ve derin bir nefes aldı. Gözlerimi kısıp yüzüne dikkatlice baktım. "O markete gitmek istiyorsun? Benim bildiğim Çağrı kalkıp su doldurmaya üşenir. Tüm alışverişi bana yaptırırken bugün canım istedi ha? İlginç gelmiyor mu?"

Bana gözlerini kısıp baktı ve ayağa kalktı. "Söndür de motor soğusun be Doğa." Arkasını dönüp kapıya doğru ilerledi. Ayakkabılarını giyerek bana döndü, "Hadi gidiyoruz." dedi ve tekrar arkasını döndü. Bu işin içinde bir iş vardı. Çağrı hayatta -özellikle kendi iş yerine uzak olan bir markete- beni bırakmak bahanesiyle gitmezdi.

Sırıtarak kapıya koştum. Anahtarımı ve cüzdanımı çantama atıp beyaz vanslarımı giydim. Kapıyı kapatıp kilitledim. Çağrı yavaş adımlarla merdivenden iniyordu. Gülümseyerek, "Azra." diye bağırdım hafif yüksek çıkan sesimle. Bana dönüp kaşlarını çattı. "Ne?" diye sordu.

"Azra için gidiyorsun dimi?" dedim hafifçe gülümseyerek. Çatılmış olan kaşları hafif yukarıya doğru kalktı. Ellerini birbirine vurup, "Yok öyle bir şey. Dilin uzadı sabah sabah Doğa. Azra ile alakası yok tamam mı? Konu kapansın." dedi ve merdivenlerden inmeye devam etti.

"Kesin öyledir." hızlı adımlarla merdivenlerden indim. "Doğa. Duygu'dan sonra bir kızı sevebileceğime inanıyormusun hâlâ? Şahsen ben inanmıyorum." dedi ve dış kapıyı açtı. Geçmem için elini öne doğru uzattı. Geçtim, o da peşimden gelerek arabasına doğru ilerlerdi. Bende peşinden tabi.

JELİBONLU MUHALLEBİMWhere stories live. Discover now