⭐JM-33.Bölüm:'O bir daha gelmeyecek değil mi?'⭐

7.2K 631 269
                                    



🎶Levent Güneş- Bir İki Üç🎶

Satır satır yorumlarınızı bekliyorum. İyi okumalar beybilerim.

*Düzenlendi*

•••

HATIRLATMA:

"Arel'in anneannesi ölmüş Doğa." yavaşça telefonu kulağımdan çektim. Arel gülerek karşıma geldi ve bağdaş kurdu. "Ee almış mı mantılarımı?" diye sordu hevesle. Yutkunarak gözlerimi Arel'in yüzünde gezdirdim. Çağrı'ya kısa bir bakış attım. O da cevabımı bekliyor gibiydi. Tekrar Arel'e döndüm. Gülerek ellerini birbirine vurdu be dizime hafifçe vurdu. "Söylesene kız. Almış mı mantılarımı?"

Böyle hevesle bekleyen, mutlu olan, heyecanla bekleyen birine. Böyle bir haberi nasıl verecektim ki?

•••

Azra ve Selin gülüşerek salona girdiler. Bakışlarımı Çağrı dan çekerek onlara doğrulttum. Önce Selin gördü beni, yüz ifademi görünce gülen yüzü düştü. Azra'nın da yüzü düştü ve gözlerini Çağrı'ya çevirdi. Ama Çağrı da beklentiyle bana bakıyordu.

Arel gülerek ayağa fırladı ve işaret parmağını bana doğrulttu. "Ay dur söyleme. Gidip annenişkomun aldığı uğurlu pijamalarımı giyip geliyorum." Selin şaşkınlıkla Arel'e döndü. 'Pijama mı? Pijamayı neden getirdin acaba? Öğrenebilir miyim?" Arel dilini şaklattı. "Hayır." Selin ise yüzünü buruşturarak, "Tamam." dedi.

Arel koşarak yukarıya çıktı. Hemen ardından Çağrı, "Doğa bir şey mi oldu?" diye sordu. Kafamı iki yana sallayarak mırıldandım. "Olamaz. Olamaz." Azra elindeki mısırları masaya bırakarak yanıma geldi. "Ne olamaz Doğa?" gözlerimin dolmasını umursamayarak gözlerimi Azra ve Çağrı'nın gözlerinde gezdirdim.

Çağrı, dolan gözlerimi görünce panikle ellerimi ellerinin arasına aldı. "Doğam, söylesene." dedi yumuşacık sesiyle. "Arel. Arel'e nasıl söyleyeceğim. Be-ben." Azra saçlarımı geriye atarak, "Neyi söyleyeceksin Doğa?" diye bir soru yöneltti. Derin bir nefes aldım. "Derin aradı az önce. Arel'in anneannesi fenalaşmış ve." derin bir nefes aldım tekrar.

"Ve-" sözümü yarıda kesti Selin. "Olamaz." dedi fısıltı gibi çıkmıştı sesi. Çağrı ve Azra birbirlerine bir bakış attılar. "Doğa. Şaka filan yapmıyorsun değil mi?" kafamı iki yana salladım. "Keşke şaka olsaydı."

Çağrı ayağa kalkarak ellerini saçlarının arasından geçirdi. "Kahretsin. Bunu Arel'e nasıl söyleyeceğiz?" ellerimle gözlerimi sildim ve gözlerimi yere diktim. Bilmiyorum. Bilmiyordum. Azra elleriyle gözlerini kapattı. Selin ise şok olmuş bir şekilde gözlerini üçümüzün de üstünde gezdiriyordu.

"Kahretsin. Yıkılacak. Mahvolacak. Kahretsin." diye sayıklıyordu Azra, titreyen sesiyle. Çağrı Azra'nın önünde diz çökerek anlını anlına bastırdı. "Sakin ol. Lütfen sakin ol Azram." Çağrı ağlamazdı. Güçlü durmak zorunda hissederdi hep. Ama öyle bir kural yoktu ki.

Selin, "İnanamıyorum. Arel. Arel yıkılacak. Evet biz Arel ile çok tartışıyoruz ama o benim arkadaşım. Ona anneannesinin ölümünü söyleyip gözümün önünde mahvolması-" sözlerini yarıda kesen benim bakışlarım olmuştu. Dolmuş gözlerimle merdivenin son basamağında durmuş, bizi izleyen Arel'e bakıyordum.

Ne ara gelmişti bilmiyorum. Gözlerimi etrafta dolaşırken orada takılı kalmıştı. Garip bir yüz ifadesiyle bana bakıyordu. Selin bakışlarımı takip ederek baktığım yere baktı. Bakar bakmaz ufak bir küfür savurarak gözlerini sımsıkı kapattı. Ayağa kalkarak bir kaç adım attım Arel'e doğru.

JELİBONLU MUHALLEBİMWhere stories live. Discover now