⭐JM-3.Bölüm:'Aslında akıllıyım ama aslı değil sıkıntı orda.'⭐

24K 1.4K 430
                                    


Medyada:Berkan

İyi okumalar~

*Düzenlendi*

Şaşkınlıkla bir Derin'e birde Berkan'a bakıyordum. Derin'nin sinirden kasılan çenesi dikkatimi çekmedi değildi. Berkan ise gayet rahattı. "Siz birbirinizi tanıyor musunuz?" diye sordum bir Derin'e birde Berkan'a bakarak. "Doğa. Sus." dedi Derin bana bakmadan. Berkan, "O kıza emir verme." Derin yalandan kahkaha atarak, "Sanane lan Doğa'dan." diye bağırdı.

"Ahahah aklıma geldi. Sanane benim boyumdan sanane. Hahhah-neyse siz konuşun şekerim." dedi Arel. Genel müdür olan Arel evet. Fazla şebek olduğunu söylemiş miydim? Neyse şu an konu bu değildi.

"Asıl sana noluyor Derin? Pardon sen kendine isminle hitap edenlerden hoşlanmazdın. Dimi Derin?" dedi Berkan sırıtarak. "Sende kendine yavşak Berkan diyenlerden hoşlanmazdın dimi? Yoksa hoşlanır mıydın?" dedi Derin. Berkan sinirle yumruklarını sıkınca. Azra ikisinin arasına girerek, "Derin bir sakin olun. Önce şu toplantıyı halledelim. Tamam Berkan senide buraya kadar yorduk gidebilirsin." dedi Azra. Bu kibarca siktir olup git demekti.

Berkan kafasını sallayıp bana döndü. "Sonra görüşürüz Doğa." deyip gülümsedi. Kafamı sallayıp Derin'e baktım. Ama o nasıl bir bakıştı? Resmen gözlerinden alev çıkıyordu. Dudağımı ısırarak gözlerimi kaçırdım. Neden bu kadar sinir olmuştu ki? Berkan kimdi?

Nereden tanıyordular birbirlerini? Hata mı yapmıştım? 'Birde soruyor gerizekalı. Şimdi ayıkla pirincin taşını bakalım.' iç sesime göz devirip Derin'e baktım. Bana hala sert sert bakmaya devam ediyordu. Korktum vallahi ne yalan söyleyeyim. "O zaman toplantıya dönelim." dedi Azra sevecen sesiyle.

"Au revoir!" dedi ayağa kalkarken adam. Herkesle tokalaşıp dışarıya doğru ilerledi. Berkan kısa bir süre kalıp çeviri işini halledip gitmişti. Ben de tam çıkacakken Azra kolumdan tutup, "Odama gel konuşalım." dedi. Kafamı salladım. Derin yerinden kalkıp yanıma geldi. "Benim odama gidelim."

Vallahi ben yabancı kaldım anam. Bir ona bakıyorum. Bir buna. 'Noluyor lan?' der gibi baktım Azra'ya. Kafasını 'sorun yok' dercesine sallayıp odasına doğru ilerledi. Peşinden ilerleyip odasına girdik. "Gel otur bakalım." deyip gülümsedi. Oturup ellerimi birbirine kenetledim. Derin de içeri girince Azra konuşmak için ağzını açtı ama Derin, "Çıkmayacağım Azra. Hiç boşuna uğraşma." dedi. Azra gözlerini devirip bana döndü.

"Ya Azra ne-" sözümü kesip, "Sorun yok canım merak etme. Sadece Berkan'ı nereden tanıdığını merak ediyorum." dedi arkasına yaslanırken. Derin tam karşımdaki koltuğa oturup dikkatle beni dinlemeye başladı.

"Ya olay aslında şöyle oldu. Ben şirketten çıktım çünkü öğlen arasındaydık ve acıkmıştım. Sonra Derin- pardon Derin Bey geldi jelibonlu muhallebi severmisin dedi. Bende evet falan dedim. Gittik işte yan taraftaki markete. Üstünde tatlıcı varya hani hah o. Sonra ben jelibon paketlerine uzanamadım. Berkan geldi. Aslında onun o zaman Berkan olduğunu bilmiyordum. Bana uzattı falan işte. Sonra efendime söyleyim. Yok yok söylemeyeyim. Aman neyse işte öyle tanıştık filan tercümanlık okuduğunu söylemişti. Sonra işte tercümanın yanlış adrese gittiğini öğrenince Berkan'ı arayıp yardım istedim. O da kabul etti." dedim tek nefesle.

Azra gülümseyip "Nefes al biraz Doğa." dedi. "Berkan senin burada çalıştığını biliyor muydu?" dedi Derin biraz sinirli bir sesle. "Hayır. Girince içeriye öğrendi. Hatta bir tedirginleşti." dedim Derin'e bakarak. Derin'le Azra birbirine baktı. Ben hâlâ Derin'e bakıyordum. Adam yakışıklı bayanlar. Bakmayıp ne yapacağım?

JELİBONLU MUHALLEBİMWhere stories live. Discover now