20. Bölüm: Anılar ve Acılar

232 19 9
                                    

Akşama doğru dört bölüm daha atacağım.

İyi okumalarr

—————
(1YIL ÖNCE)

Bir ders boyunca müdür beni azarlamıştı. Annemi okula çağıracakmış. Teneffüs olduğunda çık dedi bana. Odada iki saat 'ben sigara içmiyorum' diye ağlasamda inanmamıştı. Gözyaşlarımı sildim ve bahçeye indim. Arka bahçeye gittiğimde onları aynı yerde gülüşürlerken buldum.

Sinirle yürüdüm onlara. Beni fark ettiler ve sustular. Onların yanına varınca Emreyi ittim tüm gücümle. Sendeledi. Cemreye baktım öfleyle. "Neden yaptınız bunu? Neden yarı yolda bıraktınız beni?" Emreye baktım. "Hadi Cemreyi geçtim. Peki sen? Sen neden beni korumayıp Cemreyi korudun?" Bağıra bağıra konuşuyordum.

"Güneş bizde yanacaktı-" Cemreyi susturdum. "Sen sus. Sen benim arkadaşımsın. Gerektiğinde Emreyi satacaktın!" Güldü imkansız gibi. "Ya tamam özür dileriz bak valla!" Kolumu tutmaya kalkıştığında Kolumu kendime çektim. "Bir süre hiç birinizle konuşmak istemiyorum." Cemre bana baktı şaşkınlıkla. "Nasıl yani?"

"Bu kaçıncı Cemre? Beni satışınızın kaçıncısı bu? Kopya kağıtlarını siz çalıyorsunuz Güneş aldı diyorsunuz. Kantinde sıraya giriyoruz önden gofret çalıyorsunuz mal gibi. Fark edilince Güneş yaptı diyorsunuz. Cemre kavgaya karışıyor onu koruyorum hoca bana kızıyor hiç birinizde savunmuyorsunuz beni. Yeter! Bıktım usandım!" Arkamı döndüğümde bu sefer Emre tuttu kolumdan.

"Bitti mi?" Emreye baktım öfkeyle. Bide Cemreye. Beklentiyle bakıyordu. Öfkem dondu Cemrenin ifadesini görünce. Yerini hayal kırıklığı ve şok aldı. Gözlerim bir Emre bir Cemre arasında gidip geliyordu.

"S-siz." Titrek bir nefes verdim. Emrenin tutuşundan kurtuldum. Ona yaklaştım ve dudağına bir öpücük kondurdum. İlk başta şokla dondu. Sonra karşılık verdi. Ayrıldığımda beni anlamak ister gibi bakıyordu. Elini tuttum ve gülümsedim. "Hadi kantine inelim." Yürümeye başladığımda mecbur peşimden geldi.

Cemre arkada öylece arkamızdan baka kaldı.

(ŞİMDİ)

Tavanı öylece izlerken aklıma gelen anıyla iç çektim. Belkide o zaman kaybetmek istememiştim Emreyi. Cemreden korumak istemiştim ama aslında Emreninde Cemreyle flörtleştiğini bilmiyordum.

Son bir umut kabullenmeyerek ne yaptıysa affetmiştim Emreyi. Sırf onu elimde tutabilmek için. O yüzden diyorum ya.

Aptalım.

Her şey bitip gittiğinde ve ben başka okula gittiğimde bile kendimden nefret etmeyi bırakmadım. Her saniye onlar yüzünden kendimden nefret ettim. Saflığıma ve aptallığıma üzüldüm. Ağladım. Ölmek istedim. Oksijen israfı olduğumu düşünüp intihar etmeyi düşündüm defalarca.

Babam dışındaki hiç bir erkeğin beni seveceğine inanamadım o günden sonra. Ah o gün...

Beni düşüncelerimden sıyıran annemin odaya girişi ve perdeleri açışı oldu. "Hadi kalk öğlen oldu! kalk kalk kalk kalk!" Üstümdeki pikeyi çekmeye çalıştı. "Kızım deli misin bu sıcakta pile mi örttün üzerine?!" Gözlerimi sıkı sıkı yumdum ve cevap vermedim.

"Çayları bardaklara koyana kadar sofrada olacaksın Güneş!" Benimle uğraşmayı bıraktı ve dışarı çıktı. O gittikten sonra ağlamaya devam ettim.

Bazen sizi ağlatacak bir neden olmasada içinizi dökmek için ağlarsınız. Çünkü şahsen ben o yüzden ağlıyordum. Veya belkide hala geçmişi atlatamamıştım. Pikeyi kafama kadar çektim sıcaktan ölecek olsam bile.

Kötü hissediyordum.

"Allah belanızı versin!" Bağırdım ağlayarak. Odaya biri girdi. Ardından kapıyı kapattı. Bir kaç saniye sonra yatak çöktü. "Abla'm?" Edanın yumuşak sesiyle dahada ağladım. "Ne oldu abla?" Cevap vermedim. "Yine mi kötü rüya gördün?" Başımı salladım pikenin altından. "Yine mi onlar?" Başımı salladım yine.

Ağlamamı kesip gözyaşlarımı sildim. Pikeyi kaldırdım ve bende beraberinde doğruldum. Eda bana baktı acıyarak. Burnumu çektim ve gözlerimi kaçırdım. Eda bana yaklaştı ve aniden sarıldı. Bende ona sarıldım. Gözlerimi sımsıkı kapadım. Onları düşünmemek için belkide başka şeyler yapmalıydım.

Ne yapıyorlardı?

Kendilerini zarar veriyorlardı.

Unutuyorum diyorlardı.

Kısada olsa aklımdan gidiyor diyorlardı.

Kapı açıldı hışımla. "Güneş be-" annem bizi gördü ve duraksadı. Gözlerimi açtım ve ona baktım. Islak gözlerimi gördüğünde yavaşça gözleri doldu. Bir yıl önce benimle birlikte o da yıpranmıştı. Onu üzmüştüm. Daha fazla ona bakmaya dayanamayarak Edadan ayrıldım ve gülümsedim.

"Teşekkür ederim ablacığım. Hadi kahvaltıya otur. Ben geliyorum." Başını salladı ve yataktan indi. Annemin yanından geçerek gitti. Anem ağzını açtı bir şey demek için. "Anne geliyorum tamam." Yorgun sesime sadece başını salladı ve odadan çıktı.

Derin bir nefes aldım ve banyoya girdim. Elimi yüzümü yıkadım. Saçımı taradım. Aynada kendime baktığımda ağlamaktan kızarmış gözlerime ve ifadesiz yüzüme rağmen gülümsedim kocaman.

Ve role girdim...

•••••••

Kafamı salladım ve kahkaha attım ağzıma peynir atarak. "Evet o karakter salaktı biraz." Teyzem gözlerini belertti. "Biraz mı?!" O da güldü ve kafasını iki yana salladı. "Epey salaktı."

"Ama arkadaşı çok komikti yaa!" Kafasını salladı. "Ama o da saf baya. Kandırırlar onu ilerideki bölümlerde ben diyim." Bilmiyorum dercesine dudak büktüm. "Göreceğiz." Kahvaltı sofrası her zamanki gibi neşeliydi. Annem ve Eda harici herkes mutluydu.

Anneme baktım gülümseyerek. "Sen ne düşünüyorsun anne?" Annem bana baktı ve zorla gülümsedi. "Hiç bir şey." Kıkırdadım. "Bu mümkün değil. Bir noktaya dalarak hiç bir şey düşünemezsin anne." Boğazını temizledi ve babamın bitmiş çayını aldı. Ve salondan çıktı.

Bende neredeyse hiç bir şey yemediğim tabağımı aldım ve peşinden gittim. Tabağımı tezgaha bıraktım be çay dolduran anneme söylendim. "Ne bu tavırlar anne? Ne oluyor?" Derin bir nefes aldı ve omuz silkti. Doldurmuş olduğu çayı eline aldı ve yanımdan geçerken durdu. "Ne olduğunu söyleyeyim ben sana. Unutamıyorsun." Ve yanımdan geçip gitti.

Gözlerim yine dolarken yerime mıhlandım. Canımı acıtan gerçek yüzüme vurulunca dahada canım acımıştı. Ağlamamak için gözlerimi yukarı diktim ve gülümsedim.

"Bişi yok. İyiyim." Ve salona yürüdüm.

•••••••

Güneş: Kızlar??

Güneş: Kim dışarı çıkmak ister??

Ekim: Ben isterdim ama Rüzgarla buluşacağız

Gülce: Bizimde bugün ailecek yemeğimiz var. Tüm sülale falan gelecek. Temizlik yapacağım off

Güneş: Anladım

Güneş: Peki sen Efla?

Efla: Ben boşum. Gelebilirim

Efla: Saat ikide hazır ol seni alayım

Güneş: Tamamdır görüşürüz

Efla: Görüşürüz

Rüzgar Gülü (Yarı texting)Where stories live. Discover now