15. Bölüm: Ne ölmesi kardeşim bayılmışım

245 18 8
                                    

İyi okumalarr perilerimm

———

Yavaşça gözlerimi açtım. Bakış açım netleşince ilk başımda duran annemi gördüm. Sonra yanı başındaki Edayı. Edanın arkasındaki Sarışını da gördüm. Hafif öksürünce herkesin bakışları bana döndü.

"Kızım?" Annem mutlulukla baktı bana. "Anne? Ne oldu ya?" Annem başını arkaya çevirdi. "Bu çocuk anlatsın. Allah ondan razı olsun valla. Seni hastaneye getirmiş. Sonrada bizi aramış telefonundan bulup.

Sarışına baktım. Gülümsedi. "Estağfurullah efendim. Kim olsa aynısını yapardı. Olay şöyle; Güneşi uzaktan gördüm, bir adamla konuşuyordu, bir de ağ-" acıyla inledim. Niye bilmiyorum valla. Bir yerimede bir şey olmamıştı ki. Ama yeterki anlatmasındı yani.

Annemin bakışları bana döndü endişeyle. Sarışın bana baktı gözlerimi belerttim. "Kızım noldu?" Gözlerimi anneme çevirdim. "Ya boynum ağırdı bu yataktada o yüzden."

"Dur biraz yastığını düzelteyim." Annem yastığımı düzeltti ve geri çıktı. "Eee oğlum, sen devam et noldu?"

"Annecim ben devam edeyim. Sıcaktan benim başım döndü de. Sonra bir adam geldi dedi iyi misiniz dedim iyiyim falan. Gitti adam zaten. Sonra bayıldım ben. O sırada da beni bulmuştur çocuk." Annem anladık dercesine başını salladı.

"Benim yüzümden oldu yani." Üzüntüyle baktı. "Yok anne ne alaka?" Eda atladı. "Yok anne benim yüzümden. Ben gitmedim o gitti." Edaya baktığımda gözlerinin kıpkırmızı olduğunu gördüm. Normalde ağlayınca kızarıyordu.

Güldüm. "Kız sen ağladın mı bakayım?" Eda omuz silkti. "Yoo gözüme toz kaçtı ondandır." Yine güldüm. "Tabii tabii." O sırada içeri doktor girdi.

Kadın gülümsedi. "Nasılız bakalım?" Arkasından hemşire olduğunu düşündüğüm kadında girdi. "Harika." Dedim ve gülümsedim. Hemşire elindeki tansiyon aletiyle yanıma yaklaştı ve koluma taktı o şeyi.

"Son durumunuz hakkında bilgi vereyim Güneş hanım. Ve tabii sizede annesi." Kendimi çocuk gibi hissetmem normal mi? Ulan odada yakışıklı çocuk varken yapılır mı karizmam çiziliyor.

"Hastaneye geldiğinde bu beyefendi getirdi ve son durumu bize o söyledi. Sıcaktan böyle olmuşsun evet. Burnun kanamış." Annem bana baktı endişeyle. Bunu bilmiyordu sanırım. Tatlıca gülümsedim.

"Evet ama sıcaktan bayılmamışsın Güneş. Hastaneye geldiğinde ilk yaptığımız tansiyonunu ölçmek oldu. Tansiyonun yerlerdeymiş." Doktor hemşireye baktı. Hemşire kolumdan tansiyon aletini çıkardı işi bittiği için.

"Hocam hala düşük" annem dahada endişelendi. "Doktor hanım neden düşmüş sıcaktan düşmemişse?" Doktor bana baktı. "Çok tuzlu tüketiminden olabilir veya az su tüketiminden olabilir." Eda konuştu.

"Yok. Ablam suyunu asla aksatmaz." Gururlandım ama bi saniye falan çünkü çok gergin bir ortam vardı. "Doktor hanım tuzluda yemedi öyle çok. Yese bilirdim zaten." Doktor yine bana baktı. "Öyle mi Güneş?" Başımı salladım mecbur.

"O zaman stres yaşadın mı?" Hassiktir... "Yok hocam ne alaka yaa?" Annem bana baktı şüpheyle. "Stresin s'si yoktur hayatımda ayıp yani ne diyorsunuz?" Savunma mekanizmam harika bir şekilde çalışıyordu.

"Yani eğer öyle çok yatan ve haraket etmeyen bir insan öylede çıkmış olabilir." Yine anne başını iki yana salladı. "Öylede değil." Doktor düşündü. "Yani o zaman tek seçenek stres kalıyor fakata stres yaşamadım diyorsun?" Başımı salladım "Diyorum."

Rüzgar Gülü (Yarı texting)Место, где живут истории. Откройте их для себя