Hepsini Alabilir Misin?

19.7K 944 358
                                    

Dün bölüm attım ama kimseye bildirim gitmedi. Eğer onu okumadıysanız geri dönüp okuyun. Bu bölümün başlangıcı o yani bölüm atlamayın.

"Emrettiğinde o kadar çekici oluyorsun ki, sadece sesini dinleyerek bile..." Cümleyi bitiremeden kırmızı dudakları ile susturuldum.

"Biliyorum." Dedi nefes nefese kalıp benden ayrıldığı anda. Hafifçe doğrularak beni daha rahat görebileceği bir pozisyona geçti. Yeşil gözleri üzerimde dolanırken bir şeye karar vermeye çalışıyor gibiydi. O düşüncelerini seslendirmeden önce ben dayanamayarak konuştum.

"Sana dokunmak istiyorum." Dedim bu sefer erkenci davranarak. Her seferinde beni bir şekilde bağlıyordu ama bu sefer onu isteyen bendim. Parmaklarım karın kaslarının kıvrımlarından geçerek yukarı doğru çıktı.

İsteğime rağmen boyun eğecekmiş gibi durmuyordu. Dirseklerimin üzerinde doğrularak gözlerinin içine baktım. Bedeni daha çekici gelse de önce gözlerindeki savaşı kazanmam lazımdı. Altıma geçmeyeceğini biliyordum, en azından şimdilik yapmayacaktı ama yine de kazanabileceğim savaşlar vardı.

Sonunda pes ederek gözlerini aşağı kaydırdı ve üzerimden kalktı. Sırtı çarsafları bulduğunda kasıklarına oturdum ve ellerimi başının iki yanına doğru koyarak üzerine eğildim.

Elleriyle kalçamı kavramasını bekliyordum ama etimi ezercesine sıkmasını beklememiştim. İlk anda acı veren ellerinden kurtulmak istesem de sonrasında bana verdiği baş döndürücü zevkle gülümsedim.

"Hala oynuyorsun." Dediğimde pervasızca omuz silkerek yanıtladi beni.

"Dokunmadan duramayacağım kadar güzelsin." Dokunmaya o kadar alışmıştı ki, öpüldüğü için zevk alacağına emin olamayarak boynuna yöneldim. Öpücüklerim ondan beklediğim sesleri çıkaramasa da umurumda değildi çünkü bunu kendim için yapıyordum. Onu öpmekten zevk alan bendim. Yani kendime bunu söylüyordum ama sonrasında istediğim inlemeyi almak için boynunu dişledim. İnlemesi ani acıyla sesli çıktığında beni inletmek için bu kadar uğraşmasının nedenini de anlıyordum.

Göğsüne indiğimde gözlerimi kaldırarak ona baktım. Gözleri üzerimdeydi, yeterince zevk aldığını gösteren bir ifadesi yoktu. Arzudan çok sevgi vardı gözlerinde.

"Babana bizi nasıl açıkladın?" Dedim. Ellemekten zevk aldığım her yere ıslak öpücükler bırakırken. Bedeni heykel gibiydi. Isırmadan duramadığım için her yerini diş izleri ile doldurmaya kararlıydım.

"Hiçbir şey açıklamama gerek yok." Parmaklarını mavi tutamlara dolarken konuştu.

"Peki diğerleri, bir erkekle olmana şaşırıyorlar mı?" Onların benimle ilgili düşünceleri umurumda değildi. Soruyu sorma nedenim Arslan'ın cevaplarıydı.

"Şaşırtıcı olan bir erkekle olmam değil, bir şeytan yakalamış olmam." Tekrardan doğruluğunda dudaklarımı ayırmak zorunda kaldım.

"Şeytan gibisin Doruk; cezbedicisin, hem de her konuda." Çenemden tutarak yüzümü kendisine yaklaştırdı ve boynuma girdi. Daha ilk öpücüğünde mayışarak gözlerimi yumdum. Nasıl oluyordu da ben öperken o sakin kalıyordu ama o öperken ben eriyordum?

"Kusurların güzel olan yanların..." Tıpkı bir şeytan gibi beni, ben yapan her şey bir kusurdu. Tutuşu sıkılaşırken dudakları boynumla öpüşüyormuşçasına etimi kavradı. Beyaz tenimle görmeye alışık olduğum morlukların yerini değiştirmeyi başarmıştı. Kollarım boş, boynum doluydu artık.

"Beni istemeni anlıyorum ama burada tapılması gereken sensin." Gururumu okşayan sözlerine karşı gülümsedim. Amacı neydi, beni mutluluktan ağlatmak mı? Göz yaşı hedefine böyle mi ulaşacaktı?

Rehine - BxBDonde viven las historias. Descúbrelo ahora